Sivas'ta hava 0 derece... Kar mı yağar, hava mı açar belli değil. Zemin kardan temizlenmiş ancak kalan karlar eriyip yer yer su birikintisi bırakmış. Galatasaray sahaya ciddi eksiklikler ile çıktı. Takımda sadece iki yabancı ve 9 yerli futbolcu vardı. Hoş, Lincoln bu sahada oynasa çok çabuk sakatlanırdı. Oyun başladığında iki yabancılı Galatasaray'ın daha dikkatli ve akıllı oynayacağı görüntüsü vardı. İlk yarıda hücum ve gol arama mücadelesinde sarı-kırmızılılar üstündü. Orta sahada çok iyi topa basması güzeldi. Yunus Yıldırım ise saha avantajına saygılı olduğunu her düdük çalışında belli ediyordu. Nitekim bir pozisyonda, Bilica'nın kendisini geçen Ümit Karan'a dönerek vurmasını, hakem her ikisini de uyararak kapattı. Aslında Bilica'ya kart göstermesi ve atış yaptırması gerekirdi. Hemen bir dakika sonra olan olayda ise yardımcı hakemin ısrarı ile hakem Yunus Yıldırım, kırmızı kartla Ümit'i oyundan attı. Orada (varsa küfür hariç) Ümit'in oyundan atılmasını gerektirecek bir hareket yoktu. Bu sahada Galatasaray'a vurulacak en ağır darbe buydu.
İkinci yarıda çöktü Oyunun ikinci yarısına Sivasspor daha avantajlı başladı. Bülent Uygun'un 50. dakikada Balili'yi oyuna alması, yerinde bir karardı. Abdurrahman, tüm Sivaslıların heyecanla beklediği golü 51'de attı. Sezer, ikinci golü Galatasaray kalesine yollarken tribünler "üç, üç" diye bağırıyordu. 72'de Yaser'in 18 üstünde düşürülmesine Yunus bey, "Devam" dedi. Mehmet Yıldız'ın direkten dönen topu şanssızlıktı. İlk yarıda Galatasaray daha akıllı idi. İkinci yarıda 10 kişi kalması Cimbom'u çökertti. Sonuçta 10 kişilik Galatasaray çok önemli üç puan kaybetti.