Böyle derdi bir arkadaşım çok açık ve net olduğunu düşündüğü olaylar karşısında: "Buz gibi!" Buzun üzerinde kaydı düştü Ümit Karan. Kalktı ve hepimizin gördüğü "Şu halime bak ya! Nedir bu!" der gibiydi. Cümle tamı tamına böyle olmasa da 'süzebildiğim' kadarıyla öyleydi. Yan hakemin sinyaliyle olay mahalline deparı bastı orta hakem ve 'Ümit Karan'a kırmızı kart!' Ne oluyor kardeşim demeye kalmadı kalesinde gol gördü Galatasaray. Sanctis şaşkınlığı, defans zafiyeti diyelim. Çünkü Meira ve Servet'in yokluğunda defansın sigortası konumunda sahaya sürülen Emre Aşık tek kalmışlığından mıdır bilinmez bir pozisyonda Mehmet Yıldız'a bir ikram yaptı, direkten döndü top. İki gol!!! İnsanın içini üşütüyor değil mi? İki nane gol. Emeğe saygısızlık ve hadi Sivaslıların çabasını gözardı etmeyelim ama hakemin çabasını nereye koyalım bu maçta? Bir maç ancak bu kadar kötü yönetilebilirdi. Bu kadar ince hesabın(!) döndüğü bir ortamda şimdi size sormazlar mı: "Bilika'nın Ümit Karan'a yaptığı neydi? Madem bu kadar inceciydiniz, bu pozisyonu nasıl süzemedi adalet eleğiniz?" Bir pozisyon var, ortam gerilmiş zaten. Emre topa giriyor ama sert yapıyor biraz. Hani 'olacak o kadar' denecek türden biraz sert. Önce Balili yerde kıvranmaya başlıyor, ardından Sezer Emre'ye name yapıyor. Hakem yine olay mahallinde bitiyor ve hem Emre'ye hem Sezer'e sarı kartı gösteriyor. Yetmemiş olacak ki sahanın başka bir yerindeki haksızlığı (!) dillendirmeye çalışan Sabri de alıyor nasibini sarı karttan.
Konuşma, atarım! Ve şunları söylüyor orta hakem 'Yıldırım' hızıyla: "Çok konuşma atarım." Demek bir maç böyle duruluyor onun gözünde, 'futbolcular böyle ikna ediliyor' diyorum kendime. Futbolun güzelliğinden çalıp götürdüklerini gördükçe. Skibbe zaten daha baştan yanlış kurduğu kadrodan bir de Baros'u eksiltince defans çizgisi oynamaya başlıyor Galatasaray. Madem Yaser ve Aydın'ı alacaktın oyuna, Baros'u neden çıkardın? Ümit'ten boşalan yeri doldurmak için bir teknik adamın yapacağı hamle bu muymuş? Buz kestik resmen...