İlk yarım saat futbol oynamak için bütün ustalarını konuşturdu Galatasaray... Hem de bütün dillerde. Ama o ilk yarım saat geçilirken Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, mevzuyu çözmüş gibi görünüyordu. Servet'in bulduğu golün ardından bir de gol buldular. Nasıl mı? Defansı önde kurarak. Galatasaray'ı çoğaldığı yerde durdurmayı başararak önce kendi ceza sahası önüne ve içine hapset. Tam bu anda yani sarı-kırmızılı ekibin daraldığı anda bir penaltı ilk yarının çehresini değiştirdi. Ligin yeni gol kralı adayı Baros'un -ki benim için Kral odur- penaltısı hem kendi, hem Galatasaray'ın ikinci yarı rahatlığı için filelerle kucaklaşıyordu. İlk yarı tempo açısından bugüne kadar çok da görülür bir nitelikte değildi. Defansı ilerde kurmuş bir Beşiktaş'la orta sahasında ustasını konuşturmak isteyen Galatasaray'ın resitaliydi sahada izlediğimiz. Ayhan ve Barış etkisiz kalıyor; ince ince sızmaya başlıyordu Beşiktaş, Galatasaray'ın aut çizgisi üstüne. Lincoln yediği tekmeler yüzünden biraz erken durmuş, Arda sol iç tarafa hapsolmuştu. Ancak Galatasaray'ın dikkatli kramponları başka bir gole imkan tanımadılar. Bu maç topun çizgiyi geçip geçmemesi üzerine değil, oynanan futbolun gelişmişlik düzeyi adına da bir gösterge olacak gibiydi.
Gol kralı Baros Tam bu anlarda Beşiktaş sahadaki en elemanter ögesini kaybetti oynadığı futbolun; Matias Delgado. Galatasaray işte bu dakikadan sonra daha bir rahat oynamaya başladı. Milan Baros yürüyor, Galatasaray yürüyordu. Holosko'yla yanıt verdi Beşiktaş... Ancak Galatasaray rakibini eksiğini çok iyi değerlendirdi. Çek futbolcu biri penaltıdan olmak üzere iki kez daha gördü rakip fileleri. Galatasaray yürüyor, Çek hayta hızlanıyordu. O böyle yazdıkça onun için yazdıklarım geldi aklıma; Gol Kralı Baros. İyi mücadele ve bol gol. Futbol 'İşte Böyle Bir Şey!' Gol sayısı mı? Yolcuya yol sorulur mu?