Beşiktaş, Delgado, Tello gibi ayağı terazili futbolcularla sahaya çıktığında pres yapamıyor, fizik gücü üstün oyunculardan 11 oluşturduğunda ise pas trafiği aksıyor. Tıpkı dün gece olduğu gibi. Delgado ve Tello'suz 11 sahanın her yerinde savaştı, alan daralttı, doğru düzgün pozisyon vermedi ama pas trafiğindeki aksaklık nedeniyle yeteri kadar pozisyon da bulamadı. Oynanan bir kupa maçı ve Beşiktaş için ekstra 1 milyon dolar kazanmak dışında bir önemi yoktu. Buna rağmen iyi motive olduklarını gözlemledik siyah-beyazlı oyuncuların. Hatta bazıları, mesela Gökhan Zan fazla motive olmuştu, bu nedenle sarısı varken riskli müdahalelere devam edince kızardı. Gereksiz yere kendini yakmış oldu. Evet, Beşiktaş dün gece temkinli oynadı ve mücadeleci yönüyle ön plana çıktı. Gaziantep gibi zorlu bir deplasmanda yapılması gereken de buydu. Ancak orta alandaki top kayıpları özellikle iç saha maçlarında büyük sorun olur. Sanırım Denizli'nin de birden bire Yusuf'a sarılması bundan. Delgado'nun yokluğunda tecrübeli Yusuf'un teknik becerisiyle bu alandaki eksikliği gidermeye çalışacak.
Yürek olsa kimse tutamaz Orta alan demişken Uğur ve Cisse'den söz etmek gerek. İyi niyetli ve gayretliydiler ama genellikle ayrı telden çaldılar. Organize olmayı beceremediler ve mücadele yönleriyle ayakta kaldılar. İki Serdar'a da ayrı bir paragraf açmakta fayda var. Kurtuluş düzelme yolunda. Biraz daha toparlanmış gibiydi. Gollük atağı başlatan isim oldu. Özgüveni arttıkça Tigana dönemindeki günlerine dönebileceğinin sinyallerini verdi. Adaşı Özkan, Gaziantep'in sağ kanadını felç etmesine rağmen yine bal yapmayan arı olmaktan öteye geçemedi. İnanılmaz çalımlar atıyor, son çizgiye iniyor fakat orada ya çok acele ediyor ya da yanlış tercih kullanıyor. Bir gün Allah vergisi yeteneklerinin hakkını verecek buna eminim ama o gün ne zaman gelir Allah bilir. Ve bir cümle de Nobre için. Ondaki yürek, inat tüm takımda olsa Beşiktaş'ı kimse tutamaz.