Haftalardır herkes "Gökhan nerede?" diye soruyordu. Golcü, Eskişehirspor maçında geri döndü ve "Ben buradayım" dedi ve attığı gollerle hem bordo-mavili takımı kurtardı hem de Ersun Yanal'ı ipten aldı. Tansiyonu ve temposu yüksek bir maç oldu. Hafta boyunca süren stres yalnız tribünlere değil, bordo-mavili futbolcularla hakemleri de etkilemişi. Bu ortamda kazanılan penaltıyı kullanamadı Trabzonspor. Yenilen golde savunmanın rezaleti, kaçırılan penaltıda da Yattara'nın laubaliliği vardı. İleride Youla'yı tek bırakan Eskişehirsporlular, her ikili mücadelede, yerden kalkmayınca tribünler fıtık oldu. Trabzonspor savunması her an rakip oyuncularla burun buruna kaldı. Savunmanın bu kadar rakip ile karşı karşıya kalması, Ersun Yanal'ın boşu boşuna üçlü forvet inadı ve sahada dolaşan bazı oyunculara sabretmesinden.
Barış mutlaka oynamalı En önemlisi, Eskişehirspor'un uzun boylu dörtlü çakılı savunması ile 2 metrelik kalecisine karşı doldur boşalt oynamanın teknik taktikle bağlantısını anlayamadık. Yanal, Barış'ı aldı da Trabzonspor ayağında top tutmaya başladı. Barış'ın bu takımda yeri olmalı. Ancak, vurdumduymazlığından söz ediliyor. Sopayla da olsa, bu genç yetenek oynatılmalı. Seyircinin uzun süre "Isaac" diye bağırışıyla Yanal, bu futbolcuyu da sahaya sürdü. İkinci yarıdaki bordo-mavili baskıda, gününde olan Eskişehir kalecisi Ivesa, gole izin vermedi. Neticede ligin ilk yarısı zor da olsa 3 altın puanla noktalandı. Futbolu Avrupa'ya taşan Trabzonspor, şimdi de kolbastıyı dünyaya yayıyor. Maç sonundaki kolbastı harika idi. Temennimiz, bu kolbastı müziğinin yanlışlarında ısrar eden Ersun Yanal'a rağmen devam etmesi. Çünkü tüm dertler, hatalar ve de acıları unutturuyor bu kolbastı.