Geçen sezon İnter, PSV ve CSKA Moskova gibi daha güçlü takımların yer aldığı o zorlu gruptan 11 puan toplayarak çıkan F.Bahçe, Avrupa'nın ilk 8 takımı arasına adını yazdırmıştı. Ama o harika başarının altına imza atan kadro sadece Mehmet Aurelio'suz bu sezon daha zayıf bir grupta Şampiyonlar Ligi'ne veda etmişken, UEFA'ya kalmak adına maça tedirgin, uyumsuz ve konsantrasyonsuz çıktı. Gerçi saha koşulları aleyhineydi, üstelik Kazım ve Emre gibi eksikleri de vardı. Ama Aliyev başta olmak üzere rakibinin de önemli kayıpları vardı. Yani asıl sorun F.Bahçe'nin hazırlanışında ve sahaya sürülüş şifresindeydi ne yazık ki. Ve zaten hiçbir varlık göstermeden de 1-0 geriye düştü 20. dakikada temsilcimiz. Oysa kaç maçtır ilk dakikalarda gol yiyor F.Bahçe ve buna karşılık Kiev hemen her defasında maçın son dakikalarında kalesinde gol görmüş. Yani sabırlı, dikkatli ve kontrollü oynayarak rakibin maçın başındaki esintisini frenlerse sarı-lacivertliler, Ukrayna temsilcisinin direncini kırıp, maçı lehine çevirecek.
İçiniz 'cız' etmedi mi! Dolayısıyla tam 4 yıldır kendi sahasında kazanamayan bir rakip karşısında hem de 1-0 mağlupken ilk 45'te, ilk ciddi tehlikesini 38'de yarattıysa sarı-lacivertliler ve bu süre içinde Selçuk ve Uğur'un dışındakiler kapasitelerini inkarda ısrarlı olduysa, en önemlisi de Gökhan 45'te müsait durumdaki tam üç arkadaşına rağmen şut atmayı tercih ediyorsa eğer, Aragones'in A'dan Z'ye kendisini sorgulaması gerekir. Aragones'i anladım haydi. Zaten itiraf etmişti gelirken: "Öyle bir teklif aldım ki, reddedemezdim." Peki size ne oldu çocuklar? Geçen sezon F.Bahçe'nin adını Avrupa'nın ilk 8'i arasına yazarak, dünyaya ezberleten sizler değil miydiniz? Oldu mu şimdi, krizler, umutsuzluklar ve acılar bu denli yakamızı toplamışken hem de bir bayram gününde bir düş kırıklığının altına imza atarken cız etmedi mi içiniz! Üstelik, binlerce işsizin, aşsızın, kimsesizin ve en önemlisi milyonlarca çocuğun sevinç çığlıkları atmak adına soluğunu tuttuğu böyle bir geceyi karabasana döndürmenin sırası mıydı? Aragones'i anladık haydi. Hâlâ devre arasında göndermek istediği Maldonado'yu 'kurtarıcı' olarak görüyor o. Peki ya siz, size ne demeli bilemiyorum! Ne sizden sevinç haberleri bekleyen gülmeye susamış milyonları ne de sarı- lacivertli formayı düşündünüz oynarken. Yazık, hem de çok yazık gerçekten.