Futbolun bu kadar isteksiz oynandığı bir maç seyrettik. Denizlispor'un, Fenerbahçe'ye nazaran biraz daha parlak göründüğü ilk devrede eğer kayda değer tek bir pozisyon olduysa vah futbolumuzun haline, vah ki vah! O da 45'te Denizli, Fener filelerini havalandırmak üzereyken Volkan'ın iyi bir refleksle topu çelmesiyle yaşandı. Aksi halde sarı-lacivertliler soyunma odasına boyunları bükük gireceklerdi. İkinci yarıda teknik adamların maça müdahalesini beklemeye başladık. Bu yarı boyunca Fenerbahçe rakibini zorlamıyor, Denizli defansının ne arkasına ne de arasına top indiremiyor. Ceza sahası dışından çerçeveyi bulan doğru dürüst şut bile atamıyordu. 58'de Aragones iki değişikliğe giderek oyunda hamle yapmak istedi. Ve Vederson'u Emre'yle, Josico'yu da Deivid ile değiştirdi. Bu hamle 60. dakikada meyvesini hemen verdi. 10 sene evvel Türk futbolunun yıldızı kabul edilirken bugün hakarete uğrayan Emre eski şanına yakışır öyle bir gol attı ki son dönemlerde konuşarak vermeyi beceremediği cevabını böylece sahada vermiş oldu.
Bu gol verilmez mi? Gökhan, Önder değişikliği sonrası 79'da Deivid öyle şık bir vurdu ki 35 metre civarından savurduğu füzesi sahalarımızda ender görülen mükemmel bir gol oldu. Fakat hakemler bu golü nasıl vermedi, neden vermedi sorusuna cevap bulabilmek mümkün değildi. Çünkü o top en az 60 cm içeriye girmişti. Bu golün izahını MHK bile yapamaz. Gol gibi gol değil golün kralıydı. Allah'tan bu verilmeyen golü F.Bahçe attı. Tersi olsaydı komploculara gün doğacaktı. Denizli'nin genç kalecisi Cenk'e 2. yarıda atılan 3 şutun biri gol biri sayılmayan gol biri de zorla çeldiği top olunca Fener teknik kadrosunun Cenk ile ilgili hiçbir ön bilgisinin olmadığı anlaşıldı. Yoksa bu takımın iyi skor için ona en az 20 şut atması gerekirdi.