Bugün gelinen noktadan geri dönülmez artık. Dönüşün bedeli ağır olur. Yanal ve talebeleri, "Biz yaptık, biz bozarız" diyemezler. Senenin başında önde basıp, rakibi çıkarmayan tarza yetecek kadar koşan futbolcular, bugün gücünü saklayamaz. Bizler o zaman, 'maçlar oynandıkça daha iyi olur' beklentisi içindeydik. Tersi oldu! Geçen her maç, bir adım eksildi, baskı presten. "Bir araya yeni geldiler, oynadıkça alışır, anlaşırlar" dedik, onu da boşa çıkardılar. Her geçen gün sahip olduklarından kaybeder oldular. Hep oynamak, alternatifsiz olmak eksik adım sebebi olamaz. Futbolun namusu gereği, sonuna kadar sarılmak gerek. İyi bir örnektir George Hagi... 10 trilyon borcu varmış gibi oynuyordu. Romanya'da banka sahibi adam, kudurmuş, aç kurt gibiydi. Futbolun namusu o işte! Gücünü saklayanlar Trabzonspor da... Senenin başında izlediğim alan daraltma, rakibin oyun kurmasını engelleme, uzun kontrolsüz top şişirmeye mecbur etme girişimleri artık azaldı.
İleri üçlü işe yaramıyor Hocanın yapacak bir şeyi kalmadı galiba. Yeni şeylere ihtiyaç var. Ve hocamız "adım hıdır, bildiğim budur"da ısrar ediyor. Gökhan, Umut ve Yattara yan yana olmuyor işte. Birini çıkarıp İsaac'i almak da bir şey fark ettirmiyor. Şu oynanan maçları gerçekçi bir gözle izle. Ve sor kendine, şu üçü hiç olmasa ne fark eder. Analizi seversin hocam, bir incele, olumlu bir hareket, bir artı değer katmışlar mı bak. Şu önümüzdeki maçı bu gözle izle. Bir de rakibin forvetlerine bak. Taner ve Serdar'ın etkinliğine... Sol kenarda Murat Hacıoğlu'nun verdiği faydaya. Dahası maç öncesi veriler eksi gösteriyor. Bu oyundan kayıpla çıkabilir Trabzon... Hocamızın yeni bir şey yapması gerekiyor. O yapmazsa futbol yapacak uyarıyorum.