Bu oyun nasıl anlatılır bilmem ki! Kıyas bile kabul etmeyecek kadroların, beklentinin tam tersi futboluna ne yorum getirilir. Atamayana attılar desek her şeyi söylemiş oluruz... Topu her alan Belediye futbolcusu kaleci Sylva ile burun buruna kaldı. Trabzon tarafında savunma güvenliği diye bir şey yok. Hocanın tercihi bu! Üç gün öncesinden hiçbir ders çıkartmamış, "Adım hıdır bildiğim budur" misali. Atamadılar işte. Daha ilk yarım saatte 0-4 yazması gerekiyordu tabelada. Oynanan futbol onu gösteriyordu. Cengiz Tokgöz kardeşin söylediği gibi "Çekirge bir daha sıçradı" misali... Bu arada haftalardır kulübeye hapis olan kaleci Sylva'nın hakkını teslim edelim. Üzerindeki tüm şüpheleri yok eder bir performans çizdi.. Taktik; topu alan her bordo-mavili kendini kurtaracak. Ortak hücum ya da savunma, yardımlaşma, kademeli oyun, pas, arkadaşına pozisyon hazırlama yazmıyordu kitapta. Arada bir çıkan paslar rakibin baskısından yani, mecbur olunca topu aktarıyorlardı.
Sylva en iyisiydi Gökhan Ünal ve Umut Bulut sıfır pas hatasıyla oynadı! Çünkü hiç pas vermeye çalışmadılar. Çok ilginç değil mi. Bu kadar kör bir anlayışla sahada yer alan Trabzonspor farklı kazanan taraf oldu. Tecrübe diyecekler, ustalığa yoranlar olacak, dört gol üç puan daha ne olsun, alkış tutup eğlenenler olacak. Tayfun Cora'nın golü her şeyi değiştirdi. Yanal tarzı bu, küçük oyunların büyük taktisyeni. Ne güzel işte heyecan dolu Trabzon maçları. Her saniye oturup kalkıyorsun. Taraf olanlar için korku filmi gibi bir şey. Sonra ki maça 7 gün var, o günü sabırsızlıkla bekleyeceksin. Kaleci Sylva kadar övgüyü hak eden bir başka futbolcu daha vardı sahada. Yaşı küçük oynadıkça futbolu büyüyen, 17-18 yaşlarını talebem olarak yaşayan Mahmut Tekdemir. Hakem Cüneyt Çakır vasat yönetim gösterdi.