Türkiye'nin tempolu oynayan iki takımından biri olan Beşiktaş, derbi maçın ilk bölümünde F.Bahçe'ye kendi sahasında basacak. Tıpkı Porto gibi. Aslında F.Bahçe kazanmak için özel bir şey yapmıyor. Beşiktaş, derbiyi 2-1 kazanır.
***
Depresif Fener
F.Bahçe beni çok şaşırtıyor, kaskatı kesilmişler sanki... Uykusu var bunların, yataktan çıkmak istemiyorlar. Canlılığını kaybetti F.Bahçe! Tuncay, Aurelio, Kezman... Hiçbirinin yeri doldurulamadı. Sarı-lacivertliler rakibin gücüne göre oynuyor. Böyle bir sistem var mı? Aragones için 'dede uyuyor' diyorlar. Diyelim ki adam uyuyor... İyi de kardeşim futbolcular neden uyuyor, biri bana bunu açıklasın!.
Kadıköy'deki Porto yenilgisinin ardından Avrupa macerasını da mucizelere bırakan F.Bahçe ile başlayalım... O kadar büyük paralar harcandı ki taraftarlar Süper Lig'de açık ara liderlik, Devler Ligi'nde ise en azından yarı finali hayal ediyordu ama olmadı, neden? Doğrusunu isterseniz böyle her şeyi biliyormuş, her şeyi anlıyormuş, muazzam
analiz etmiş gibi konuşmak hiç işime gelmiyor... Bu F.Bahçe beni de şaşırttı. Bu F.Bahçe kaskatı kesilmiş. Uykusu var bu F.Bahçe'nin, yataktan çıkmak istemiyor. Depresif bir takım gibi. Hiç anlamıyorum.
* Yönetimsel sıkıntı ön plana çıkmış olabilir mi? Türkiye'de büyük kulüpler içerisinde paralarını bu kadar düzgün ödeyen, kamp düzeni bu kadar iyi olan, beslenme ve sağlık meseli bu kadar iyi kontrol altında olan bir başka takım var mı? F.Bahçe'de bunların iyi yürüdüğünü biliyorum. Peki bu depresif ruh nerden kaynaklanıyor? Canlılığını kaybetti F.Bahçe. Artık ne bekliyoruz onlardan canlılık olarak, zaten karakter olarak hareketli iki kanat adamı var; Uğur Boral ve Gökhan Gönül.. Onlar koşarsa, F.Bahçe canlı zannediyoruz. Peki takım olarak niye canlı değil F.Bahçe? Nereye gitti o takım? Öyle kolay analiz edilecek bir durum değil bu. * Aurelio ve Tuncay'ın yokluğu etken olabilir mi? Olmaz mı... Önce Tuncay. Bu ruh, bu canlılık, bu kapasite, sürekli desteklenmesi gereken bir şey. Bir adam gitti, yeri boş kaldı. Tamam olabilir. O zaman sürekli öyle adamlar almak lazım. Appiah da arkada bir boşluk bıraktı. Sayalım mı? Tuncay, Appiah, Aureilo... Bunların hiçbirinin yeri doldurulmadı. * Kezman'ın gönderilmesi doğru bir karar mıydı? Kezman ile Güiza'yı kıyaslayalım. İkisi de formsuz golcülerdi. Ama F.Bahçe öyle bir takıma dönüşmüş ki o Kezman'ın hırslı, sinirli, agresif haline bile ihtiyaç duyuluyor. Futbol açısından baktığımızda, o kaskatı dediğim şey, Aragones'in taktiğinden de kaynaklanıyor. Mesela Porto maçı... Porto, 40 dakika tempo yaptı. Bu tempoyu kesebilecek hiçbir müdahalede bulunmadı Aragones. Ne zaman ki Porto 2-0'ı yeterli buldu, o zaman biz sahada F.Bahçe'yi gördük. Rakip ister Eskişehir olsun, ister Porto F.Bahçe kendi futbolunu oynamıyor. F.Bahçe rakip kötüyse galip w, rakip denkse berabere kalıyor, rakip ondan iyiyse 90 dakika boyunca teslim oluyor. Böyle bir F.Bahçe olabilir mi?..
* Futbolcular motive olmakta zorlanıyor mu? Bu belki de sahada olup bitenlerle, teknik olarak anlaşılacak bir durum değil. Belki de bu başkandan menajare kadar, başkan vekilinden teknik direktöre kadar uzayan, hepsini içine alan depresif, tatsız bir durum. Futbolcular maçlara motive olmuş görünmüyor, beni en çok şaşırtan durum bu.
* Sizce de kötü gidişatın sorumlularının başında Güiza ve Aragones ikilisi mi var? Aragones için "Dede uyuyor" deniyor, adamın yaşı 70 olmasa "Dede uyuyor" diyecek miyiz? Diyelim ki adam uyuyor, peki futbolcular niye uyuyor kardeşim? Güiza sorunu, Güiza'ya ait bir sorun değil. Güiza'nın ileride unutulması sorunu o! Yani F.Bahçe öyle bir futbol oynuyor ki, Anadolu takımlarının tek santrforlu oyunlarından bir farkı yok. Bu hiç yakışmıyor F.Bahçe'ye. Ben artık Güzia'nın gol atacağı inancımı da kaybettim. Ama yerinde başka biri olsa gol atar mı? Belki 1 ya da 2 tane fazla atabilir, o kadar. Bu oyunla olmaz. Ya bak, Porto maçında Selçuk bile arandı. F.Bahçe öyle bir hale geldi ki, hangi futbolcu çıksa, arkasında bir boşluk hissi uyanıyor. Yani onu arıyorsun... Deivid'i çıkartıyorsun. Adam o kadar çok mücadele etti ki kazanmak için yoruldu, öldü. Daha ne yapsın!
* G.Saray'ın ardından alınacak bir Beşiktaş galibiyeti, sıkıntıların atlatılması için yeterli mi? Devre arası gelmeden F.Bahçe'de hiçbir şey düzelmez. Aslında en sağlıklı yorumu, o zaman yapabiliriz. Şöyle bir örnek vereyim: Çok iyi okullar vardır, çok ünlü. Anneler-babalar çocuklarının orada eğitim almasını isterler. Ama çocuklar bir türlü ailelerine şunu itiraf edemezler. O kadar ağır bir eğitim, disiplin var, o kadar sert bir müdür var, hocalarımız bizimle o kadar ilgisiz ki... Bu okulun adı büyük, şan-şöhreti o kadar yüksek ama ben burada okumak istemiyorum. Diyemezler! Acaba Fenerbahçe bu hale mi geldi?