Bu başlığı attım yazı için çünkü ilk yarıdaki futbolun başka izahı yok. Skibbe takımına, "geriye çekilin, hep beraber topun arkasına geçin, topu kazanınca da seri kontrataklar yapın" demiş olmalı. Öyle olmalı yoksa Ali Sami Yen'de Galatasaray'ın bu kadar geri çekilerek oynadığı, bu kadar toplu savunma anlayışıyla oynadığına çok az şahidim. Takım tertibi artık klasik, Skibbe'nin maç içindeki değişiklikleri de Arda sağda başlıyor, Kewell solda. On dakikada bir kanat değiştiriyorlar. Biri karşı kanattayken diğeri Baros'a yanaşıp forveti ikiye çıkarıyor. Aslında bu düşünce çok yanlış değil ama Gaziantep'in kendi sahasındaymış gibi rahatça top çevirebilmesi, çok rahat orta sahaya geçmesi ev sahibi adına akla ziyan bir görüntüydü.
Skor sakın yanıltmasın Peş peşe gelen iki gol de durumu değiştirmedi. Topu ayağında tutamayıp ileriye Baros'a şişirilerek oynanan oyun konuk takıma mutlak üstünlük getirdi. Skor ev sahibi lehineydi ama benim aklında hâlâ kendi sahasında biriken ve topun arkasına geçen Galatasaray görüntüsü kazınmıştı. Hatta G.Antep takımı son on dakikayı saymazsak çok daha fazla topla oynadı. Koca ikinci yarıda Arda'nın tamamen takip ve kişisel becerisiyle attığı golü saymazsak ev sahibi takım rakip ceza sahasına giremedi bile... Sıcak asfalta düşen kar tanesi gibi eriyen ataklarla gol atılamayacaktı zaten. Maç başında Sami Yen faktörü, hava şartları, seyircinin coşkusu Galatasaray lehineydi. Ama "maç oynanmadan kazanılmaz" gerçeği ortaya çıktı. Şans melekleri Skibbe'nin omuzlarında fazla mesai yaptılar. Skora rağmen uyarmak vazifemiz, Galatasaray kötü oynuyor. Bu futbolla ve şansla Benfica deplasmanından çıkılamaz. Şükrü Saracoğlu Stadı'nda favori gibi görünmenin dezavantajı da cabası... Çok önemli iki virajı bu futbolla kayıpsız geçmek çok zor olacak.