Galatasaray'ı iki parça halinde değerlendirirsek, savunmacı yarısı yumuşak karnıdır, hücumcu yarısı da vurucu timi... Siz, Galatasaray'ın en etkili yarısının sizin yarı alanınızda oynamasına izin verirseniz, üstelik de orta alanınızla defansınızın arasına yerleşmesine seyirci kalırsanız, maçın hediyesi olan 3 puanı ellerinizle Galatasaray'ın önüne itmiş olursunuz. Tıpkı Olympiakos gibi... Tıpkı Gaziantepspor gibi. Arda, Kewell, Lincoln ve Baros, yumuşak oynayan Gaziantepspor defansının arasında adeta cirit attılar. Tek yapamadıkları, maçı koparacak olan golleri ilk dakikalarda atamamaktı. Çünkü ilk yarım saat bittiğinde talebada 5-0 görünüyor olabilirdi. Üst düzey futbol zekasına sahip olan bu dört futbolcu, o kadar kendi başlarına oynuyor ve kendi kendilerine yetiyorlar ki, bir de "kanatlardan ve orta alandan adrese teslim gol pası gelse durum ne olurdu" diye düşünmeden edemiyor insan.
Skibbe etkisiz eleman Bu "Mahşerin 4 Atlısı" olduğu sürece Galatasaray ligde, özellikle Ali Sami Yen Stadı'ndaki maçlarda çok fazla sıkıntı çekmez. Ama bu savunma anlayışı olduğu sürece de başta deplasmanlar ve UEFA Kupası maçları olmak üzere çok da kolay yol alamaz. Gaziantepspor neredeyse 2-3 adamla hücum yaptı maç boyunca ama buna rağmen ciddi pozisyonlar üretti. Kısacası, Galatasaray'ın artıları gibi zaafları da olduğu gibi yerinde duruyor. Tıpkı kulübedeki etkisiz eleman Skibbe gibi. Alman teknik direktörün hangi 11'i seçeceğini, hangi oyuncuyu hangi dakikada oyundan çıkaracağını, hangi taktiği uygulayacağını bilmeyen kimse kalmadı artık. Tabii bir taktiği varsa! Galatasaray'ın galibiyetlerinde Skibbe'nin payı, en küçük dilimdir bence. Farkı 4 silahşorler yaratıyor, Skibbe'nin tercihleri ve müdahaleleri değil.