Trabzon maçı 11'i ve sezonun uğurlu turuncu forması ile sahaya çıkan G.Saray, seyircisinin müthiş desteği ile maça hızlı başladı. Bu hızlı başlangıcın sonucunda 12. dakikada rakip iki sarı kart görmek zorunda kaldı. Olympiakos Teknik Direktörü Ernesto Valverde birçok eksik olmasına bakmaksızın hücumu düşünen karakterde hoca. Öyle ki takımı kırmızı kartla eksik kalsa bile oyuna hücumcu sokacak kadar cesaretli bir anlayışa sahiptir. G.Saray maçı öncesi birçok eksiği olmasına rağmen Valverde savunmayı ileride kurdurarak daha fazla hücum yapma planı ile oyuna başladı. Ama G.Saray'ın arzusu ve iyi oyunu Olympiakos'a orta sahayı fazla geçme şansı tanımadı ve 25. dakikada müthiş baskı sonuç verdi. Herkesin maç öncesi aklının bir köşesinde Yunanistan-Türkiye maçının kader adamı kaleci Nikopolidis'in hata yapabilme potansiyeli vardı. Kewell'ın golünde Yunanlı kaleci pek de iyi gözükmedi. Gol sonrası tabii ki Olympiakos çıkmaya başlayacak ve G.Saray az da olsa frene basacaktı. Nitekim aynen öyle oldu ve konuk ekip dengeyi sağladı ama golü bulamadı. İkinci yarı G.Saray yine çok baskılı girdi oyuna ve pozisyonlar nefis oyunla art arda gelmeye başladı ama bir o kadar da cömertçe harcandı. Bu dakikadan sonraki soru 'Acaba sarı-kırmızılılar skoru koruma psikolojisi ile geri çekilecek miydi?' Çünkü gol gelmedikçe ve yorgunluk arttıkça bunun olması kaçınılmazdı. Ama Olympiakos fazla gelemedi ve tek pozisyon dışında tehlike yaratamadı. Cimbom hak ettiği galibiyeti almayı başardı.
G.Saray kültürü Steaua maçında Meira'nın savunmanın ön tarafında oynaması çok eleştirilmişti. Ancak son iki maç gösterdi ki o maçta sorun başka yerlerde aranmalıymış. G.Saray'ı Türkiye'deki diğer takımlarda ayıran bir özellik var. Uzun yıllardan beri kulübe yerli veya yabancı hangi futbolcu gelirse gelsin, parasızlığa ve kötü yönetimlere rağmen takımını müthiş şekilde sahipleniyor ve herkes büyük bir özveri ile mücadele ediyor. İşte bu kültür sayesinde G.Saray geleceğine çok daha güvenle bakabilir.