Birinci perde Yeni Trabzonspor, Beşiktaş maçı ile oyunun birinci perdesini tamamlamış oldu. Büyük ölçüde değişmiş bir kadro, nispeten yeni bir teknik adam ve daha da yeni bir yönetim için sınavın ilk bölümü bitti. Peki ne mi oldu? Bence karne iyi. Sadece sonuç ve puan olarak değil, hal ve gidiş açısından da iyi not aldı Trabzonspor.
***
Bir kere Trabzonspor'un ciddi, deneyimli, çalışkan, bu işe tam zamanlı mesai veren yöneticileri var. Böyle arkadaşlarımız elbette her yönetimde vardı ama bu kez sayı daha fazla ve birliktelik belirgin. Başkan, futbol bilgisi çok iyi olmasa da ara sıra pek de gerekli olmayan demeçlerle gündem yaratsa da Türk futbolunun en geçerli başkanlarından biri. Karizmatik, saygın, ulusal ve uluslararası düzlemlerde tanınan bir insan.
***
Teknik adam, belli ki mesleki bilgi ve teknoloji kullanım becerisine "olgunluk" gibi çok önemli bir başarı şartını da ekleyerek ilerliyor. Son Beşiktaş maçında bunu gayet açık gösterdi. Maceraya değil, uzun vadeye inanmış bir lider portresi çiziyor artık. Yol haritasını da açık açık anlatıyor: Takım oyununu en üst düzeye çıkarmak. Ya nihai hedef? Onu zaten sezon başında ifade etmişti: Trabzonspor'un şampiyonluk süreci başlamıştır
***
O zaman gelin, Trabzonspor'un başarı ve şampiyonluk şansını daha ince analiz edelim. Bordo-mavililerin (söylenenin aksine) geniş olmayan ancak geçen seneden çok daha iyi bir kadrosu var. İlk 11'e eklenen 6 yeni oyuncunun hemen hepsi geçen yıl o formayı taşıyanlardan birkaç gömlek daha iyi. Bir kere, savunma gayet sağlam. Ancak çekincelerim yok değil. Savunmayı yöneten Song ileri yaşta bir oyuncu. Üstelik kendini fiziksel açıdan çok zorluyor, sakatlanma riski yüksek müdahaleleri seviyor. Kısa sürede parlayan Egemen ise kariyerinde periyotlarla katkıda bulunan bir oyuncu tablosu çizmiş. Yani bu süper ikilinin 34 maçın kaçında birlikte sahada olacağı önemli. Giray ve Tayfun gibi alternatiflerin hazır tutulması şart.
***
Trabzonspor'un asıl sorunu yaratıcı oyuncu azlığı. Adam eksilten, dikine oynayan oyuncu yani. Beşiktaş maçına bakınız lütfen. Pas örgüsü çok da kötü olmayan, eskiye nazaran savunmadan topla daha iyi çıkan Trabzonspor'un pas trafiği genelde yana doğru. İleriye, aralara nadiren oynayabilme şansı bulmuş ve pozisyonlar da öyle gelmiş. Oysa futbolda sonuca giden en önemli yeti dikine ve hızlı oynayabilmek. Trabzonspor orta sahası ise iyi top kesen ancak hızlı düşünme ve oynama becerisi yetersiz isimlerden oluşuyor. Bu eksiklik özellikle Yattara'nın yokluğunda çok sırıtıyor. Yattara istatistikleri ise bu sahnenin çok da seyrek olmayabileceğini söylüyor. Sorun, Yattara'ya ikinci kaptanlık vermekle çözülebilseydi keşke.
***
Sezonun ilk maçından sonra başkan Şener'e "Bir işi yapacaksanız tam yapmalısınız" mesajı iletirken tam da bunu kastediyordum. Eski oyuncusu Szymek gibi bir elemanı olsaydı, bu sezon bile şampiyonluk şansı rakipleri kadar olacaktı Trabzonspor'un. Colman'ın aynı işi yapması bana olur şey gelmiyor; en azından çok zaman ihtiyacı var. Şu an bu konuda yapacak bir şey yok. Ersun Yanal ve talebeleri takım oyununu geliştirmeye çalışacaklar. Kim bilir belki de bir orta saha organizatörü olsaydı takım oyununu geliştirmeleri daha zorlaşacaktı! Ben böyle şeylere inanmam ama inanış inanıştır yine de. Saygı duyar, sonucunu beklerim. Neticede, Trabzonspor'un tüm unsurlarına, Galatasaray maçının bitiş düdüğüyle sonlanacak ikinci perde boyunca başarılar dilerken, Ersun hoca ve ilgili yöneticilere ara transfer için tanımlanan tipte bir oyuncu için çalışmalarını sürdürmelerini kırkıncı kez önermeden edemeyeceğim. Bu da benim inanışım işte.