Babam ve Oğlum On iki yıl önce Fotomaç'ta başlayan Trabzonspor yazılarımı 2001'de yayınlanan ilk kitabım "Ameliyat Masası"nda toplamıştık, yine Fotomaç'taki köşemin adıyla... Kitabı 3 kişiye ithaf etmiştim, büyük bir gurur ve umutla... Babam Ahmet Rıza Kulaçoğlu'na, çok şey öğrettiği için. Tüm hayatım adına... Amcam, Efsane'nin, Şampiyon'un yaratıcılarından Ergin Kulaçoğlu'na, her şeyi başlatığı için. Benim Trabzonspor sevgim adına... Ve... Oğlum Kuzey Cem'e. Her şeye rağmen Trabzonsporlu olması için... Geleceğimiz adına...
* O dönem, Trabzonspor büyük çöküşlerinden birini yaşıyor, büyük bir borcun altında azap çekiyordu. Öz be öz Trabzonlu anne-babadan dünyaya gelen çocuklarımız bile Trabzonsporlu olmuyordu. Zor ve acı yıllardı.
* Allah'a şükür, Trabzonspor'a taze kuvvet, oğlum Trabzonsporlu oldu. Doğrusu, topla, maçla falan pek ilgilendiği yok ama katı bir Trabzonsporlu. Aslında "Babasının Oğlu" diyemeyeceğim, tam "Büyükbabasının Oğlu..." Yakından ilgilenmese de heyecanla takip etmese de sadık, tavizsiz bir Trabzonsporlu... Babam Ahmet Rıza Kulaçoğlu, Trabzon eşrafınca kentin duayeni, akil adamı olarak tanımlanan çok başka bir değerdi hepimiz için. Trabzonspor'un ilk kongresinde divan başkanlığı yapmış, Faruk Özak yönetimi sırasında 2 dönem disiplin kurulu başkanı olarak kuruma hizmet etmişti. Maçları izlemez, Trabzonspor'u sessiz ve fakat dikkatle takip ederdi. İkinci Lig'de, oynanmadığı için Trabzonspor'u şampiyonluktan eden Gençlerbirliği maçı davası yolunda başlayan emekleri, sözde onursal başkanın kulübü sanal borç kıskacında hırpalamaya çalıştığı yıllarda artarak ama yine sessizce devam etmişti.
* 30 Ağustos'ta kaybettiğimiz babamı bugün toprağa veriyoruz. Ne uzun ne de kısa, ancak onurlu bir yaşamdan sonsuzluğa uzanan yolun önemli bir ara durağına bırakıyoruz en kıdemli Trabzonsporlulardan birini daha. Bugün 1 Eylül... İlginçtir ki oğlum Kuzey Cem'im doğum günü... Bir bayram gününde kaybettiğimiz babamı bir özel günde toprağa veriyoruz. Bugün 1 Eylül... Ramazan'ın ilk günü En varlıklı günlerinde bile mütevazı mekanlarda, dikkat çekmeyen bir hayat sürmeyi ilke edinmiş, "Bir hırka, bir lokma" öğretisinin son yakışıklı talebelerinden, Cumhuriyet Türkiyesi'nin sayıları giderek tükenen kupon insanlarından biri Ahmet Rıza beyin sahur kuymakları artık hoş bir hatıra benim için. Daha nice hoş ve onur dolu anımızla birlikte... Güle güle yakışıklı babam. Güle güle akil adam... Senin oğluna öğrettiklerini, oğlun da oğluna aktaracak. Efsane de gelenek de sonsuza dek yaşayacak.