Gerçek futbol Maçtan önce Trabzonspor cephesinin iki korkusu sıcak hava ve suni zemindi. Bana sorarsanız, Ankara deplasmanı deyince fikstür avantajı elbette ilk veya son bahar haftaları anlamına gelir; ama yaz akşamının sıcağı kış gecesinin ayazından evladır. Suni çimse skora etki anlamında iki tarafa da suniydi; A.Gücü için de bir aşinalık söz konusu değildi. İlk düdükten önceki analitik tartı net şekilde misafir takımı işaret ediyordu. Kadrolar arasında deneyim ve kalite olarak büyük fark vardı Trabzonspor lehine. Teknik patron desek, orada da. Bir de moral faktörü eklenmişti. Favori Trabzon'du Aslında bordo-mavililer daha maçın başında Umut'la öne geçti ama yardımcı hakemi geçemedi. Aynı eleman hatasını Gökhan Ünal'ın boş kaldığı pozisyonda da tekrarladı. Bir bakıma elindeki bayrağı skor tabelasına değdirmeye çalıştı ya, çok şık Colman-Yattara golünde yapabileceği pek bir şey yoktu. Trabzon savunması bu maçta da yeterli gibi gözüktü. Song yine şef, Egemen ise yetmişlerin efsane ruhundan nostaljik esintiydi. Tolga'nın iki müthiş kurtarışı alkışa değerdi. Yanal'ın "çift forvet" tezi açısından ilginç bir deneyim yaşandı. Gökhan- Umut ikilisi dış sahada daha hareketli oynadılar, daha geniş alan ve bolca da pozisyon buldular. Orta sahada Colman güçsüz, Selçuk gole kadar etkisizdi. Yattara'nın yokluğu malilamı gibiydi: Bu savunmayla bu forvetin arasında daha iyi bir orta saha olmalıydı. Transferde bu konuda bir teknik-stratejik hata yapıldığını tekrar not düşüyorum. A.Gücü, Mehmet Yılmaz'ın fizik gücü ve Jaba'nın çabukluğuyla rakibini açık düşürmeye çalışırken, Serkan'ın kurtarışlarıyla da direndi. Ancak uyguladıkları ofsayt taktiğine rağmen rakip forvetin çapraz koşularıyla Yattara'nın kanattaki etkili oyununa engel olmakta çok zorlandılar ve bir anda 2 farklı geri düştüler. Sonra da bu skorun altından kalkamadılar.