Özel kırmızı Maçın fazla anlatılacak bir tarafı yok. Akılda kalacak tek bir olay var. O da Shakhtar'lı Fernandinho'nun 35. dakikada ikinci sarı karttan kırmızı kartla oyundan atılması. Özel maçta kırmızı kart olmaması gerektiğini ileri sürenler tribünde bir lobi oluşturdular. Ancak hakem Özgür Yankaya'nın resmi maçta sarı kart vereceği her iki harekete özel maçta hoşgörü ile yaklaşması düşünülemez. Bence doğrusunu yaptı. Beşiktaş'ta sadece Sivok, Nobre ve Tuna 90 dakikayı tamamladı. Yerli ve yabancı oyuncularla ilgili bazı görüşlerimi belirteyim. Sivok iyi transfer. Ligde Zapo'nun rakibi, Avrupa'da partneri olur. Seric'i ilk kez izledik. Defansın solunda suya sabuna dokunmadan, fazla riske girmeden vasat bir oyun çıkardı. Dolayısıyla bir şey anlamadım. Genç Necip, Cisse ile birlikte iki ön liberodan biriydi. Tekniği iyi. Öyle bir kaç maç oynayıp sonradan kaybolan gençlerden birisi olmayacak. Sanırım Necip'in ismini bu yakınlarda olmasa bile ilerde fazlasıyla duyacaksınız.
Lucescu unutulmuyor Tuna bir gol attı ve stoper olarak fena oynamadı. Ancak bu stoper bolluğunda ilk 11'e girmesi çok zor. Baki'den daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Ekrem Dağ bazen fırtınalar estiriyor, bazen de hafif bir rüzgâra dönüşüyor. Onu anlamak için 3-5 maça ihtiyaç var. Sonlara doğru Ertuğrul Sağlam bir çok kişinin isimlerini yeni duyduğu Ali, Oğuz, Ömer ve Saim'i oyuna soktu. Şöyle böyle 12 dakika kadar oynadılar. Oğuz ve Ali bende iyi izlenim bıraktı. Lige verilen arada dostluk havasında geçen, Nobre'nin golüyle açılan Tuna'nın golüyle kapanan jübile maçını andırır 90 dakika izledik. Unutmadan söyleyeyim Lucescu eskiden kalma 3-5-2 oyun formatında devam ediyor. Sahaya çıktığı andan itibaren tribünlerden saygı ve sevgi dolu yüksek alkış aldı. Futbol seyircisi iz bırakan teknik direktörü kolay kolay unutmuyor. Valla başka ne yazayım ki.