Sen utanmalısın Bir gazetecinin annelere telefon kapatmasına kızan Terim, 50 yıllık meslek hayatımda görmediğim sözler sarfediyor. İstanbul'da hesap görecekmiş!
Fatih Terim bir avuç gazeteciyi karşısına almış, her zamanki sinirli pozlarında biraz da ağzı burnu oynayarak ağır tenkitlerde bulunuyor, herkesi rencide ediyordu. Terim annelere telefon kapatan bir gazeteciye kızmış, bunu bütün gazetecilere mal ederek, "Utanmıyor musunuz" demişti. 50 yıllık meslek hayatımda hiçbir basın toplantısında böyle çirkin bir itham görmedim. Terim anaları korurken bir şeyi unutuyordu. O analar günlerce televizyonlarda 'senin oğlun şöyle yapar, benim oğlum maçı kazanır' diye artist gibi rol kesiyorlardı.
İDAMI KENDİ İSTİYOR Bazı analar çocuklarını ellerine almış, kameralara bakıp, 'benim oğlum Nihat olacak, benim oğlum Arda olacak' diye kehanetlerde bulunuyordu. Terim'e sormak istiyorum. 'Bütün bunları yapan analara Terim bir şey söyledi mi? Hayır söylemedi. Çünkü bu sponsorun işiydi. Terim diyor ki: "İdam sehpasından zor kurtuldum." Sayın Terim idam sehpalarını kendisi hazırlıyor. Sandalyenin üstüne çıkıyor, ayak vurup ölmek istiyor. Ama olmuyor. Neden biliyor musunuz?
YİNE BİLDİĞİNİ OKUYOR Çünkü 3-5 tane onurlu gururlu çocuk, onun yaptığı hataları düzeltip Milli Takım'ı ve onu, ikinci yarılarda kurtarıyor. Terim basına çatıyor. Sebep... Onu tenkit ediyorlar diye. Fatih yani, nam-ı diğer imparator bir tek şeyi gene düşünmüyor. Gazeteciler ne diyor: "Arda'yı 11'e, Hamit'i ve Nihat'ı yerinde oynat. Ayrıca 2.5 yılda takımı belirleyemedin. Artık 11'i kur." Ama o gene Hamit'i beke, Nihat'ı tek santrfora koyuyor, Arda'yı da lütfen ikinci maçta oyuna alıyor.
YENİLSE KONUŞMAZ Şimdi burada doğruyu düşünmek tabii ki her zamanki gibi gene gazetecinin görevi oluyor. Terim ikinci yarıda medyanın tenkitlerini uygulayınca maçı kazanıyor. Dolayısıyla konuşma fırsatı yakalıyor, başarının mimarıymış gibi. Terim yenildiği zaman süt dökmüş kedi gibi oturur, kimseyle konuşmak istemez. Her zaman onun müridiymiş gibi peşinde olunmasını ister. Hatalarını ve yanlışlarını ne yazılsın, ne de konuşulsun ister. Öyle ya, imparator nasıl tenkit edilir?
SENDEN KORKAN YOK "Beni tenkit edenlerle İstanbul'da hesaplaşacağız" diyor. Buyurun hocam, İstanbul'a yakında geleceksiniz. Kimi istiyorsan hesaplaşmaya hazır ol. Ama lafından geri dönme. Kimle istiyorsan ister TV'de, ister kapalı odada konuş. Kimsenin senden korktuğu yok. Erman Toroğlu da, Hıncal Uluç da, Şansal Büyüka da doğruyu söylüyor, doğruyu yazıyor. Ben başka bir şey yazmak istemiyorum. Hatta bir Alman hocanın TV'de seninle ilgili söylediklerini de yazmak istemiyorum.
SEVENİN VAR MI? Hocam karşında oturan çocukların hepsi efendi, saygılı ama zamanı gelince de çok yırtıcı olabilirler. Suç senin değil. Bu konuşmaları Futbol Federasyonu Başkanı'nın olduğu yerde yapamazsın. Bunu konuşacak kişi Hasan Doğan'dır. Ama sen onu da ezerek konuştun. Şimdi Sayın Doğan medyadan özür dilemeli. Fatih'e son sözüm şu olacak: "Türkiye'de kaç kişi seni seviyor? Herkes bu başarılarda dürüst, namuslu ve onurlu Türk futbolcusunun yanında oluyor, onları alkışlıyor."