Mucize gerçekleşti Maçın ilk yarısını konuşmak, düşünmek, doğrusunu isterseniz yazmak istemiyorum. Koskoca bir 45 dakika Türkiye için acı bir şekilde sürdü gitti. Bu devrede yediğimiz bir golü de burada bırakarak, ikinci yarıya geçmek en doğrusu olacak. Ancak yine de bu devrenin suçlusu ve sorumlusu olarak Fatih Terim'i göstermek gerekir. Sayın Hocam, "Siz beni istediğiniz kadar eleştirin, ben yine bildiğimi ve istediğimi yaparım" zihniyeti ile çıkarttığı takım, baştan aşağı hatalarla doluydu. Mesela Nihat'ı "tek santrfor" diye öne sürmesi yanlışın en büyüğüydü. Halbuki Nihat çift santrforun arkasında oynayan biriydi. O kadar tenkit edilen Hamit yine bek olarak başlamıştı. Görünen Fatih hocanın "İnadım inattır" diye kendi kendine bildiklerini yapmasından öteye gitmiyordu. Ancak ikinci yarı Fatih Terim doğruyu bularak, Semih ve Mehmet Topal'ı oyuna aldı. Maçın en kötü iki adamı Gökdeniz ve Tümer'i çıkarttı. Oyun bundan sonra birden bire şekillendi.
Değişiklikler canlandırdı Sırtında 9 numara yazan gerçek santrfor oyuna girince İsviçre de bir hayli zor dakikalar yaşamaya başladı. Burada Milli Takım'ın bu değişikliklerle birden canlanması Türkiye'ye yeşil ışık yaktı. 57. dakikada Semih'in nefis kafası 1-1, 90+2'de ise Arda'nın inanılmaz şutu ile 2-1 olunca bayram sırası takıma değil, Türkiye'de maçı seyredenlere sıçradı. Hakan Yakın onların golünü attı. Gökhan da Eren de çok iyi top oynadı. Ama onlara kızmaya kimsenin hakkı yok. Bu galibiyet üç gündür Türkiye ile alay eden İsviçre'yi üzdü. Ama kim sevindi biliyor musunuz? Orada yaşayan binlerce Türk işçisi. Bundan sonra yol nereye kadar gider onu da bekleyip göreceğiz.