Sebep gitmesi değil Denizli o gole sevindiğini gösterseydi G.Saray camiasında kendisine duyulan antipatiyi silerdi...
Bu kızgınlığın sebebi Fenerbahçe'ye gitmesi değil Fenerbahçe bayrağını alıp tribünlere koşmasıdır
Mustafa Denizli o gole sevindiğini gösterseydi, Galatasaray camiasında kendisine karşı duyulan antipatiyi silerdi. O antipatinin sebebi Fenerbahçe'ye gittiği için değil. O antipatinin sebebi eline Fener bayrağı alıp, tribünlere koştuğu için. Fenerbahçe'yi çalıştırmak başka bir şey, Fenerbahçe bayrağı ile Fener tribünlerine koşmak başka bir şey. Galatasaray seyircisi bunu affetmiyor ve şimdi de diyor ki "Bakın gole de sevinmedi." Hadi bakalım, bundan sonra Mustafa Denizli, Galatasaray camiasında kendisini kabul ettirsin. Nasıl ettirecek?
BEN HESAP SORARIM Türkiye'de büyük adamların ne yazık ki danışmanları yok. Onlar her şeyi bildiklerini zannedip, her şeylerini kendileri ayarladığı için bu hale düşüyorlar. Public Relations, halkla ilişkiler dediğimiz şey, günümüzün en büyük sanatı. Bu uzmanlardan bir tanesi muhakkak yanında olacak ve danışacaksın. Sen futbolu biliyorsun arkadaş sen onu bilmiyorsun. Sen insanlarla ilişkileri bilmiyorsun, futbolu biliyorsun. Takımın başındasın, oradaki 22 adam senin zart zurtuna 'emredersin' der. Demek zorunda. Demezse gider çünkü. Ama ben özgür gazeteci Hıncal, özgür seyirci Hıncal, özgür taraftar Hıncal, bunların zart zurtlarını çekmek zorunda değilim. Ben hesap sorarım. Bu hesabı sen futbol bilginle veremezsin, onun için danışmana ihtiyacın var. Niye dünyanın bütün büyük adamlarının bir de danışman sürüsü var. Çünkü bütün büyük adamlar her şeyi bilemezler. Adam sanayicilerin toplantısına gidiyorsa sanayi danışmanı yazar konuşmasını. Adam yüzücülerin toplantısına gidiyorsa, yüzme danışmanı yazar konuşmasını. Adam insan içine çıkıyorsa insan danışmanı, davranışlarını sözlerini ona öğretir. Fatih Terim de Mustafa Denizli de halkla ilişkiler bakımından sıfır. İkisi de sıfır. Bu yüzden ikisi de antipatik.