Bilmediğini bilmek Galatasaray'da iki sezondur işbaşında olan başkan yetkisiyle çalışan, kimseye yaptıkları sportif ve idari tasarruflarda hesap vermeyen seçilmiş ve atanmış yöneticiler bundan 3 ay evvel "3 kulvarda birden koşuyoruz. Daha ne istiyorsunuz" demişlerdi. Geldiğimiz noktada bu kulvarlar birer birer düştü. Bahis konusu kulvarların üzerinde bir önemli olay daha vardı ki o da Feldkamp felaketiydi. Gelişi tüm aklı başında futbolla ilgili kişilerin tereddüt ve olumsuzluklarına muhatap olmuştu. Sezonu tamamlamadan kaçacağı ayan beyan ortadayken, mezkur kişiler tarafından aslanlar gibi desteklenerek takım kendisine emanet edilmişti. Zaman içinde yine futbolla ilgili kişilerin tespitleri doğru çıkmaya başlayınca takke düşmüş kel görünmüştü. Ondan sonra ki olaylar ise inanılır gibi değildi. Van Gaal'den Laudrup'a, Souness'tan Götz'e ve en nihayet Abdullah Avcı'ya kadar uzanan bir kargaşa içinde bugüne gelindi. Bugün aslında bu benmerkezci zihniyetin iflasıydı.
Takım olma hüviyeti bitiyor İki maçta da küme düşmemeye oynayan Gençlerbirliği'ni yenemeyip kulvarlardan ikincisine de veda etmek "Ben her şeyi bilirim" zihniyetinin aslında bir megalomani olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyordu. 26 futbolcu yollayıp, 17 oyuncu transfer ederek (43 değişim) gibi bir absürt olayı ortaya koymanın rahmetli Menderes'in "Ben yedek subay ve astsubaylarla Türk ordusunu idare ederim" söyleminden hiçbir farkı olmadığı, takım olma hüviyetini yitirmenin kaybedilecek en önemli kavram olduğu ortadadır. "Bilmediğini bilmek erdemdir. Bilmeyen ama bidiğini zannedenden uzak durun" der Çinli filozof. Galatasaray'ın gelecek 21 ayını az hasarla kapatmasını ümit ediyorum.