Babama federasyon başkanı olduğumu söylemeyin 18 kulubün konsensusu ile geldiler. Herkesin onlara güveni tamdı. Hakemler artık hiç hata yapmayacaklardı. Herkes hakemlerden memnun olacaktı. Sahada olay çıktığında hak eden gerekli dersi ve cezayı alacaktı. Artık herkes huzurluydu, mutluydu. Ama gerçekler öyle miydi? Değildi elbet. Aslında olay federasyon başkanının kim olduğu falan değil. ''Sadece kendine müslüman olmayı'' doğru bulan anlayışta. Aleyhine hata yapılan bas bas bağırırken, lehine hata yapılanın sesinin nasılsa 'grip olduğu için kesildiği!' anlayışta. Bu ülkede kimin ne yaptığı önemli değil, 'kime ne yapıldığı' önemli.
'Topluma hizmet vermenin' değil, 'benim için hizmet vermenin' önemli olduğu bir anlayışla yaşarsanız kimsenin hizmetini beğenmezsiniz. Çünkü, elbette günün birinde sizin de aleyhinize bir karar verirler ve o zaman hatlarınız kopar, o ana kadar mükemmel olan sorumlular, bir anda 'bir yerlerden emir alan, önünüzü kesmeye yönelik' bir grup olurlar. Bir gün ikisini de çok sevdiğim arkadaşlarım Selçuk Yula ve Turgay Demir, hakem hatalarının kendi takımlarına daha çok yapıldığına dair, seviyeli bir tartışma yaşadılar önümde. Yılları içeren bir hakem hataları saymaya başladılar kendi takımları aleyhine yapılmış. Ben de saydım, komikti sonuç; Selçuk Fener aleyhine 12 hata sayarken, Turgay da Beşiktaş aleyhine 11 hata saymıştı. Farklı yıllardı ama sonuç nerede ise eşitti. Zaten ben de yıllardır bunu anlatıyorum. Bakın uzun yılların ortalamasına, yanlışların sayısının eşit olduğunu göreceksiniz. Sadece herkes kendi takımına dikkat ettiği için karşı tarafı fazla göremiyor ve sonuçta sadece kendi hakkının yendiğini iddia ediyordu. İşte bu nedenlerle bu ülkede federasyon başkanı falan olunmaz. Siz dürüstsünüzdür ama canı yanan öyle düşünmez. O yüzden Hasan Doğan şu sıralar büyük bir ihtimalle yakınlarına şöyle konuşuyordur: ''Sakın babama Futbol Federasyonu Başkanı o l d u ğ u m u s ö y l e m e - yin!''