Hatasız 5 maç! Sezon başında yazdığım yazıları hatırlıyorum. Bunların çoğunluğu, 'savunma' üzerineydi. Ben ve bazı spor yazarı arkadaşlarım "Beşiktaş'ın sağ beki, sol beki, topu oyuna sokacak savunma oyuncusu yok. Buralar doldurulmadıkça bu takımın başı çok ağrıyacak" dedikse, yönetim bunlara kulak kapatıyor, Ertuğrul Sağlam da transfere sıcak bakmıyordu. Sonuçta koca bir sezon, bitmek tükenmek bilmeyen 'savunma hataları' ile sona yaklaştı... Bir takım her maçta gol yiyebilir. Ancak Beşiktaş'ın yediği goller öteki takımların yediği gollerin hiçbirine benzemiyordu. Her birinde "Bu kadarı da olmaz" dedirtecek cinsten, inanılmaz savunma arızaları vardı. Bunlar sadece ligde değil, Türkiye Kupası ve Devler Ligi'nde de fazlasıyla yaşandı. Liverpool maçındaki 8 golün her birinde 'savunma sabıkası' vardı ve ortaya çıkan skor bir bakıma sezon başındaki transfer politikasının yüklü faturası gibiydi. Rüştü, tartışmasız Türkiye'nin en iyi yerli kalecisi. O bile Şampiyonlar Ligi'nde Porto'da oynanan son maçta öyle bir gol yedi ki görmeyenlerin inanması zordu. Oyun devam ederken, ofsayta hakem değil, kendisi karar vermiş ve oradaki bomboş Porto'lu futbolcuya topa sadece dokunmak kalmıştı.
Borçlarını ödesinler Son Sivas maçının bitimine saniyeler kala yenilen golü hatırlayın. Beşiktaş, koca bir sezonun gol yemediği ender maçlarından birini geride bırakmaya hazırlanıyordu. Bitime 10-15 saniye kala, sağdan gelen korner atışında Beşiktaş defansı 'ailece' seyretti ve M. Yıldız, hayatının en rahat gollerinden birini attı. Beşiktaş o golü yemese, ikili averajda Sivas'ı geride bırakacaktı. O gol belki de Beşiktaş'ı Avrupa'dan uzaklaştırabilecek bir goldü... 'Küçük direkler, büyük ağırlıkları kaldıramaz' diye bir söz vardır. Beşiktaş savunma oyuncularının, taraftarlarına son 5 maçı gol yemeden tamamlama gibi büyük bir borcu var. Bakalım ödeyebilecekler mi? Hele de 'seyircisiz' ve 'tarafsız saha' maçları yaklaşırken!