Pamuk ipliği koptu Evet, Colin Kazım'ın "eli" penaltıydı... Edu'nun "eline" de penaltı çalınabilirdi... Hatta Colin Kazım'ın birinci golden bir dakika önce taca çıkmış topunu, yardımcı hakem iyi süzebilse, ilk golü atan belki de Alex olmayacaktı... Ancak kesin bir gerçek var, o da şu: Aynı kadrolarla üst üste 10 maç oynansa; Beşiktaş F.Bahçe'yi yenemezdi. Maçın sonucunu "kalite" ile "kalite yetersizliği" belirledi. Maçın kilit adamları kimler olacaktı? Elbette Delgado ve Alex... Hangisi maçın adamı oldu? Tartışmasız Alex... 20 numara giyen F.Bahçe'nin "10 numarası" Alex, ilk golde kendisinden çok daha uzun olan Gökhan Zan ve Baki'nin arasından büyük bir ustalıkla ilk golü attı. Onunla da kalmadı, düştükalktı ikinci gole de imza attı.. Beşiktaş'ın "10 numara" giyen "10 numarası" Delgado ne yaptı? İki büyük falsonun mimarı oldu... Önce Alex'in erken golünün ilk asistini yapıp, topu rakibe teslim etti. Sonra ikinci yarıda Tello'dan gelen serbest atışta çok net pozisyonda çerçeveyi göremeyerek en büyük fırsatı kaçırdı. Demek ki 10 numaradan 10 numaraya fark var! Bu, şampiyonluğa doğru Beşiktaş'ın kullanması gereken son şanstı. Yenerse rakibinin önüne geçecek, Sivas'a moralli gidecekti. Ertuğrul Sağlam da kadro tercihi ile yenilgiye davetiye çıkardı. Savunmanın sağında Ali Tandoğan ile başlasa, Toraman ve Zan ikilisi Alex'e ilk gol fırsatını büyük olasılıkla vermeyecekti. Beşiktaş; teknik adamı, futbolcusu ve seyircisiyle büyük maçı "büyük" oynayamadı. Bu takım bir önceki hafta ligin lideriydi. Bir sonraki hafta "şampiyonluk şansı en zayıf" lig dördüncüsü oldu. Zaten Beşiktaş'ın kaderi, haftalardır "pamuk ipliğine" bağlıydı. İp koptu!..