Baki ve Rüştü Şampiyonluk yolundaki tüm rakipleri kazanmışken, Beşiktaş'ın Trabzonspor karşısında alacağı galibiyet liderliğin devamı anlamına geleceği gibi, baskı altında da kazanacağını kanıtlayacaktı. Bu hedefle çıkan Kartal, ilk dakikalarda gol için yüklendi. Holosko'nun "İşte ben buyum" dercesine götürdüğü topu Nobre ağlara gönderince zor kolay olacak gibi göründü. Ne var ki, golden sonra daha iyi oynaması beklenen Beşiktaş inanılmaz şekilde geri çekildi. Orta sahada top tutamayan, bu alanı rakibine bırakan Kartal, kalesini savunmaktan başka şey yapmadı. Delgado'nun müthiş frikik golü de oyun anlamında manzaranın değişmesini sağlamadı. Siyah-beyazlı takımın bu anlamsız oyunu bir anlamda gol için rakibe davetiye çıkarmaktı. Ancak Gökdeniz'siz Trabzon'da davete icabet edecek kimse bulmak zordu.
Tek kelimeyle eyyamdı Avni Aker'deki maçta Rüştü'yü komik bir kırmızı kartla atan Bülent Yıldırım, hangi mantıkla bu maça verilmişse, bu kez de Toraman'ı atarak komediye devam etti. Ardından Barış'a kırmızı göstermesi ise Beşiktaş tribünlerinin haykırdığı gibi tek kelimeyle eyyamdı. Dünkü maç, Beşiktaş'ı ilk kez izleyenleri şaşırtmış olabilir. Kötü futbol nasıl böyle galibiyet getirdi diye düşünebilirler. Aslında şaşılacak bir şey yok, Beşiktaş kötü oynarken kazanmaya alıştı! Elbette ortada başarı varsa bunda herkesin payı vardır ama ben bazı futbolcuları ayırmak istiyorum. Öncelikle Barış, Umut ve Yattara'nın net pozisyonlarında gole izin vermeyen Rüştü ve Beşiktaş forması altındaki en iyi maçını oynayan Baki en çok alkışı hak edenlerdi. Nobre, özellikle ikinci yarıda müthiş mücadele eden Serdar Özkan da kürsüye çıktılar. İnanın bana, gol atanlardan çok tutanların katkısı vardı bu üç puanda. Herneyse öyle ya da böyle Beşiktaş zorlu bir virajı daha kazasız döndü. Ligin boyu kısaldı, geri sayım sürüyor.