Fark da gelebilirdi Beşiktaş 4 yıl sonra liderlik koltuğuna otururken, "Bıçak sırtında" bir maç oynadı. Yenilse 5 puan geriye düşecek ve havlu atacak, berabere kalsa yarıştan kopmayacak ama sahasında bir büyük avantajı kullanamamış olacaktı. Yenerse lider olacak ve bu sezon ilk kez bir derbi kazanmanın morali ile komplekslerinden kurtulacaktı. Beşiktaş bunu başardı ve sezon başından bu yana ilk kez ciddi bir şampiyon adayı konumuna geldi. Her şey son iki haftada F.Bahçe ve G.Saray'ın beklenmedik puan kayıplarıyla başladı. Çünkü başkaları bir şey kaybetmeden Beşiktaş'ın galibiyetleri işe yaramıyordu. Beşiktaş, rakiplerinin 'Altın tepsi' ile sunduğu ikramları iki haftada liderliğe dönüştürüp yıllar sonra şampiyonluk rotasına girdi. Açıkçası G.Saray maçını Beşiktaş'ın gol yemeden bitirmesini zayıf bir olasılık olarak görüyordum. Cisse gibi "Olmazsa olmaz" birisi yoktu. Onun yerini dolduracak bir alternatif de bulunmuyordu. Üstelik Cisse varken de Kartal 2. yarının tüm maçlarında gol yemişti. Açık söylemek gerekirse Beşiktaş'ın bu en zor maçı en kolayı oldu. Nobre şanslı olsa maç 3 farklı bir galibiyetle de bitebilirdi. Beşiktaş'ın "Yumuşak karnı" olan savunması bir korner topu dışında G.Saray'a pozisyon bile vermedi. Evet İbrahim Toraman, Cisse kalitesinde değildi. Ancak müthiş disiplinli oynadı ve G.Saray'ı tehkike bölgesinde durduran ilk adam oldu. Savunma bütünüyle oyun disiplini olarak ilk kez tam not aldı. Zaten Beşiktaş'ın savunmada sıkıntı yaşamadıkça yenemeyeceği takım yok. Çünkü rakiplerinin hiçbirinde Holosko gibi, "Şapkadan tavşan çıkartan", Nobre gibi "Yıpratan ve hırpalayan" oyuncu yok. Bunlar günündeyse Tello ve Delgado da vasatın biraz üstündeyse Beşiktaş her maçı kazanır. Koskoca Kara Kartal 137 hafta sonra adam gibi bir takım olarak yeniden sahneye çıktı. Her şey savunmaya bağlı.. Geridekiler hep böyle oynarsa... İleridekileri kimse tutamaz...