Nerede golcü? 19 Mayıs'ı görenin aklına ilk gelen bu oluyordu. Bu sahalarda futbol oynanmasına izin vermek ise 200 milyon dolarlık futbol endüstrisi için 'ayıp'lar kervanına eklenecek bir halka idi. Fenerbahçe'nin dişlileri klasik yapının dışındaydı. Kazım sağ kanada sahip çıkamıyor, Önder de Kazım'ın savunma yapmamasından korktuğu için sağ kanat "Çocuk Esirgeme'ye ihtiyacı olan öksüz evlat" muameseli görüyordu. Sol kanat Uğur ve ve Vederson ile daha süratliydi ama ilk yarıda balans ayarı tutmuyordu. Selçuk savunmaya dönük, Kemal ise hücuma yakın ön liberolar olarak görev yapıyor ancak bu ikilinin Bebbe ile tek forvet oynayan ama orta alanı kalabalık tutan A.Gücü karşısında savunmadan çıkarken yaptıkları top kayıpları Fenerbahçe'yi çoğaltamıyordu. Bu da Fenerbahçe'nin ilk yarıda hiçbiri kaleyi bulmayan ancak 4 şut atmasına neden oluyordu. Gerçi, dün ekibimle birlikte dünyanın birçok ülkesinden maçları uydu sistemimizle canlı izleyip, analiz ettiğimiz futbol üssümüzde Westham-Chelsea maçında 1 korner atıp 4 gol bulan Chelsea'yi görünce Fenerbahçe'nin "Az giden ama işi bitiren" bir taktik ile oynayamadığını anlıyordum. Dünyadaki genel trendin tersine attığı 48 golün 32'sini ilk yarılarda atan Fenerbahçe, Kadıköy'deki Bursa ve G.Birliği deplasmanından sonra ankara deplasmanında da ilk yarıyı gol atamadan kapatıyordu. Maç boyunca Kezman'ın ayağına aldığı her topu rakibe atma konusundaki ısrarı!!! sürüyor. Bu da Fenerbahçe'nin rakip alanda topu tutamamasına neden oluyordu.
Az adamla yakalandı Tek ön liberoya dönüp, forveti İlhan'la çiftlemek fikri Kemal'i dışarı aldırıyor ama Kazım ortalarken iki santrfor birbirinden sadece 30 cm uzakta durunca pozisyon doğmuyordu. Selçuk orta alanda iyi mücadele ediyor, Alex dikine paslarını Semih'e kullandığı gibi Kezman'a kullanamıyordu. İlk 70 dakika "Bir puan bana yeter" diyen A.Gücü, son 20 dakika biraz daha Fenerbahçe'nin üstüne gitmeye başlıyor ve tek hatta yakalanan savunma Serdar'ın başarılı müdahalesi olmasa neredeyse Bebbe'den gol yiyordu. Konsantrasyonunu kaybeden Fenerbahçe korner attığı pozisyondan sonra bile az adamla yakalanıp rakibe yüzde 99'luk gol şansı veriyordu. İki santrfora dönen Fenerbahçe'nin 30 dakika içinde ceza sahasına topu topu 3 orta yapması tam bir paradoks idi. İkinci yarıdaki tek pozisyonunu başka seçeneği olmadığı için duran toptan bulan Fenerbahçe'nin maç boyu Türkiye ortalaması 18 olan faullerden sadece 7 tane yapması nezaketinin mi yoksa hırs eksikliğinin mi sonucu idi? Tartışılmaydı. Sevilla'nın Kanoute ve Fabiano ile oynayıp Kone'yi kenarda tutacağı bir maça Fenerbahçe'nin Kezman ile gidip kenarda İlhan'ı bekleyecek olması hem de 4 pozisyon verdiği A.Gücü maçı sonrasında ciddi bir transfer politikası yanlışlığı olarak gözüküyordu. Son iki maçta "0" gol atan Fenerbahçe umarız orada bu maçta olduğu gibi Serdar ve Selçuk'un süper oyununa muhtaç olmaz.