Herkes ona hayran Alex'in futbol zekâsı fazlasıyla gelişmiş. Attığı paslarla takım arkadaşlarını pozisyona sokuyor Avrupa medyası, bizim ligleri ve futbolcularımızı ülkemizin medyasından daha iyi analiz ediyor
Alex, ilginç bir futbolcu. Onu sahada seyretmek insana keyif ve zevk veriyor. Geldiği günden beri kendisine karşı olan bir kesim var. İstatistiklere baktığımızda en çok koşanların başında görünmesine rağmen bir kere, 'koşmuyor' damgasını vurdukları için geri adım atamıyorlar. Bakmayın şimdi bir şeyler söylemediklerine. En küçük hatasında yerden yere vuracaklar. Attığı gollerden, yaptığı asistlerden onlara fırsat tanımıyor. Bu satırlarda kendisinden çok bahsettim. Artı onun için fazla bir şey anlatmanın gereksiz olduğuna karar verdiğimden uzun süre ayrı yazı konusu yapmamıştım. Ama İtalya'nın ünlü spor dergisi Guerin Sportivo'nun haberinden sonra fikrimi değiştirdim. Avrupa medyası, bizim ligleri ve futbolcularımızı ülkemiz medyasından daha iyi tahlil ediyor ve yorum yapıyor. Üzücü bir durum ama bu işler bizim ülkemizde böyle oluyor. Dergi 'Alex bağımlılığı' şeklinde başlık atıp 'Alex yaratıyor, sonuca gidiyor. Onu çıkardığınız zaman Zico'nun çalıştırdığı takım manevralarda şabloncu, hücumda öngörülebilir bir hal alıyor' şeklinde yorum yapıyor. Allah aşkına şu gerçeği ülkemizde kaç kişiden okudunuz ya da dinlediniz. Ben bunları defalarca anlatmaya çalışmaktan dilimde tüy bittiğini söyleyebilirim. Her sezon başında Alex'siz kadrolar yapılır, Alex'li Fenerbahçe'nin hiçbir şey yapamadığı söylenir. Her sezon sonunda da bütün tahminler alt üst olur. Yine de vazgeçmezler. Alex'siz Fenerbahçe'nin manevralarda şabloncu olduğu gerçeğini İtalyan dergilerinde okuyoruz. Doğru bir tercih. 'Fenerbahçe'nin ne oynadığı belli, oyununu bozmak kolay' derler. Derler de bunu söylerken Alex'in olduğunu unuturlar. Onsuz olmaz Evet oynamadığı zaman Fenerbahçe şabloncu kimliğe bürünüyor. Çünkü Alex'in sahada ne yapacağı belli değil. Top kendisine gelmeden ikinci hareketi düşünür ve çabuk oynar. O yüzden attığı paslarla takım arkadaşlarını ofsayta düşürmüyor. Bunun adına lugatta 'Futbol zekâsı' derler. Ve o zekâ da Alex'te fazlasıyla gelişmiş. Hep öne ve dik oynuyor. Koşan adama pas atıyor. Topu alanın ikinci hamlesi şut atmak ya da orta yapmak oluyor. Ne zaman nerede çalım atacağı belli değil. Henüz benim de çözemediğim tuhaf bir çalım atma tarzına sahip. İnter maçında Deivid'e attırdığı gol öncesi yaptığı çalımla rakibini nasıl popo üstü oturttuğu ortada. O maçta Cambiasso'ya topu nasıl yedirttiği de. Futbol mekanik bir dönem geçiriyor. En güzel örnek son Dünya Kupası. Kaç maçı zevkle izlediniz, Alex gibi futbolculara herkesin ihtiyacı var. Peki iyi marke edilirse ve kötü gününde ise ne olur? Bir kere rakibin iki futbolcusu sahadan eksiliyor. Zico kadrosunu bu gerçeklere göre yaptı. Devreye Deivid'i sokuyor (Avrupa'daki liglerde attığı goleri hatırlayın) ya da Roberto Carlos giriyor. Maldonado geldikten sonra Aurelio'yla da sonuca gidiyor. İtalyanların söylediği şablonu başta Zico olmak üzere Brezilyalılar reddediyor. Zaten onlar da olmasa dünyada futbolun tadı tuzu kalmayacak. Adamlar şekil dinlemiyor, sadece futbol oynuyor. İşte Alex bağımlılığı da böyle doğuyor. Teşekkürler Guerin Sportivo. Burnumuzun dibindeki gerçekleri bizlere hatırlattığın için.