Boks maçı gibi Soğuk bir ocak akşamı Ali Sami Yen Stadı'nda uzun sure unutulmayacak bir maç izledik. Unutulmayacak olması oynanan futboldan kaynaklanmıyor. Aslında her iki taraf adına da futbol için çok olumlu şeyler yoktu. Unutulmayacak olan 90 dakika boyunca tekme ve yumruk atan garip bir Bursaspor, futbol oynamaya çalışmadan rakibini sindirmeye ve puan almaya çalışırken müthiş bir matemetik yanlışı yapıyordu. Konuk takım, seyirciyi ve rakiplerini galeyana getirdiği gibi, maçı da kaybediyordu. Samet Aybaba gibi tertemiz bir futbol geçmişi olan bir hocanın takımına böyle bir oyun oynatırken ne beklediği meçhuldu. Bütün bu tekme ve yumruk savaşının içinde kaybolup giden bir de Bülent Yıldırım vardı. Alenen vurulan gaddarca darbeleri masum sarı kartlarla cezalandırarak, büyük maçları ve onun tansiyonunu kaldıramayacağını gösterdi. Biraz da eser miktardaki maçın futbol kısmına dönersek çok fazla söylenecek bir şey bulamayız. Galatasaray'da Servet, Uğur, Barış ve Nonda'nın isimlerini ön planda sayabiliriz.
Futbol umut vermedi Kısıtlı yeteneğini öz verisi ve konsantrasyonuyla kapatmaya çalışan Servet, her geçen gün futbolunun üzerine koymaya devam ediyor. Barış, çok çalışkan ve disiplinli. Tek eksiği, haddini aşan tuhaf paslar vermeye çalışarak yıldız görüntüsüne girmek ve oyun içinde çok fazla abartılı düşerek yerde kalmak. Nonda'nın devamlılığı ve sükunet içinde aldığı topları çok doğru kullanmak ve devamlı ayakta kalmak gibi müthiş bir özelliği var. Galatasaray'ın hücum orgarizasyonunda kanatlardan en sağlıklı orta kesen adam Uğur Uçar dersek, Galatasaray'ın büyük bir 'doğru yere doğru orta' problemi olduğu ortaya çıkar. Bir üç puan daha alındı. Ama yine ilerisi için umut veren bir futbol oynanmadı. Yoğun maç trafiği içindeki dört haftada Galatasaray'ın binbir gece masallarındaki gibi binbir gecedir sakat olan önemli oyuncularından bir takviye gelmezse dün sahadaki kadro bu yoğunluğu kaldıramayabilir. Alınan bu galibiyet kimseyi aldatmasın.