Ulusoy'a yaradı Ulusoy'un Platini'nin seçilmesinde büyük rolü var. İktidar, Ulusoy'a karşı bir takım işlere girişirse Platini'nin tavrının ne olacağı açık... Erdoğan ve arkadaşları AKP'li bir federasyon kurma emellerinde çok dikkatli olmalılar. Hatta vazgeçseler daha iyi olacak....Canaydın, Yıldırım ve Demirören aynı taktiği uyguluyor. Kulüpleri borçlandırarak koltuklarını sağlama alıyorlar
Şenes Erzik en yüksek oyu olarak yeniden UEFA İcra Kurulu'na seçildi. Erzik'in başarısı Türkiye için ne ifade ediyor? Şenes Erzik orada Türk olduğu için değil, Şenes Erzik olduğu için alıyor oyları. Fevkalade iyi bir yönetici, fevkalade iyi ilişkileri var. Bu seçime girerken, Şenes'in kaybedebileceği, onun birebir rakip olduğu, yani seçime rakip olarak girdiği kişiler tarafından dahi sevildiğine ben yıllardan beri şahit oluyorum. Çok seviyor UEFA camiası da, FIFA camiası da Şenes Erzik'i. Bu sevgi içerisinde oylarını kullanıyorlar. Şenes Erzik değil de başka bir Türk aday aynı başarıyı sağlar mıydı bilemiyorum!..
ERZİK BİR NUMARA
Bana sorarsanız Şenes Erzik'in durumu Lennart Johansson döneminden şu an çok daha iyi. Johansson çok tecrübeli bir idareciydi. Platini işin acemisi. Acemisi olduğu zaman en güvendiği adam Şenes Erzik. Şenes Erzik şu anda UEFA'nın perde arkasındaki bir numaralı adamı pozisyonunda. Çok daha önemli. Böyle bir pozisyonda bir Türk olması da ülke futboluna faydalarının ne olduğu konusunu tartışmaya dahi gerek yok...
-Platini, Johansson'un egemenliğine son verdi. Seçim öncesi iddialı söylemleri olan Platini'nin seçilmesi Avrupa futboluna neler getirir? Bu seçimde Lennart Johansson mevcudu, statükoyu korumayı vadetti. Platini de radikal değişiklikler, devrim vadetti. Bu şu; Lennart Johansson, büyük devletlerin oyuna talip oldu, Platini de küçüklerin. Daha açığa dökersen, Lennart Johansson dedi ki "Ben başkan kaldığım zaman İngiltere, İspanya, İtalya gibi büyük ülkeler 4'er takımla Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya devam edecekler." Platini ise "Hayır. Bunları ben azaltacağım. Küçük devletlere daha geniş imkanlar vereceğim" dedi. Yani ne bileyim, 3. elemeden başlayacağına, belki 1. elemeden başlayacak, belki doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne sokacak onları... Benim mantığım, anlayışım da öyle... Yani İspanya'nın 4.'sü giriyor, öbür taraftan bir başka ülkenin şampiyonu giremiyor. Adı Şampiyonlar Ligi... Şampiyonlar Ligi'nde her ülkenin şampiyonunun oynaması lazım. O zaman o Şampiyonlar Ligi olur. Ve Platini kazandı. Burada önemli olan Haluk Ulusoy'un rolü. Aralarında 4 oy var. Bu şu demek, Platini'den 3 oy eksiltip, öbür tarafa eklesen Lennart Johansson kazanır. Haluk Ulusoy'un ikna ettiği ülkeler var. Platini de bunu biliyor. Platini, seçimi kazanmasındaki en büyük unsurlardan birisinin Haluk Ulusoy olduğunu biliyor. Şimdi bu Haluk Ulusoy'a karşı Türk siyasal iktidarı bir takım işlere girişirse Platini'nin tavrının ne olacağı açık... Yani bu seçimlerin en önemli sonucu Haluk Ulusoy'un elindeki kartların kuvvetlenmesi. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları AKP'li bir federasyon kurma emellerinde çok daha dikkatli olmak zorundalar. Hatta bu hayallerinden vazgeçmek durumundalar, bana sorarsanız.
KİMSE RAKİP OLMAZ
-Yıldırım Demirören, tek aday olarak girdiği seçimde 2491 oy alarak yeniden başkanlığa seçildi. Tek adaylı bir seçimde bu kadar oy kullanılması bir güven göstergesi midir? Beşiktaş camiasında Yıldırım Demirören'e böyle bir güvenin olduğunu düşünmüyorum. Benim tanıdığım bütün Beşiktaşlılar, Yıldırım Demirören'e karşı. Kendilerine de soruyorum; hepiniz bu kadar karşısınız ve bu camiada Beşiktaş'ı yönetecek bu kadar adam var ama bunların hiçbirisi yanaşmak dahi istemiyor kulübe. Sebep ne? Bana söylenilen sebep, Beşiktaş'ın mali durumudur. Bu arkadaşlar bilinenden, açıklanandan çok daha fazla olduğunu biliyorlar. Bir de Yıldırım Demirören'in temlik koydurma ihtimali var. Yani yeni bir başkan göreve geldiği gün Demirören'e 25 milyon dolar borç ödemekle işe başlayabilir. Beşiktaş'a 5 kuruş yatırmadan, Demirören'e 25 milyon ödeyecek. Bu tabii kimse göze almıyor. Bu ortamı yarattı Yıldırım Demirören. Bu yüzden hiçbir kongrede karşısına kimse çıkmaz. Kongrede kimse çıkmadığında da böyle göstermelik kongreler yapılıyor, falan filan...
-Bu zor günlerde zaten aday olmak önemli değil mi? Diğer günlerde herkes oluyor. Sallayarak aday olmak kolay. Ciddi bir adamın, bir işe girerken, planı programı olması lazım. Plan ve program doğrudan doğruya finansman ile ilgili. Kulübün borcu nedir, yapılması gereken işlerin finansman yükü nedir, bunları bir araya getirirsen, ortaya bir rakam çıkar. Bu rakamı toplayabilir misin, toplayamaz mısın? Toplayacağına inanırsan talip olursun, "Ben bu kulübü yönetirim" dersin. Ama inanmazsan kendini kaldırıp uçurumdan aşağıya atmanın gereği yok. Benim anladığım Özhan Canaydın da, Aziz Yıldırım da, Yıldırım Demirören de aynı taktiği uyguluyorlar. Kulübü bilerek borçlandırıyorlar ki kimse bu borcun altına elini sokmasın. Böylece canları istediği kadar iktidarda kalsınlar.