Büyük yalan Gazetecilikte 50. yılım ve dünyanın herhangi bir yerinde 'Hıncal off the record söylediğim bir şeyi yazdı' diyen bir kişi çıkmaz
Ergun Gürsoy, Özhan'dan fırçayı yiyince suçu bana yıkmak için 2 sene inkar etti; şimdi itiraf ediyor. 2 sene sonra bir itiraf daha gelebilir
Ergun'un başkanlık hevesini herkes biliyor. Niye duruyor, girsin seçime o zaman. Ama lafla peynir gemisi yürümüyor
***
Ergun Gürsoy, yazısında sizi, 'off the record' şeklinde söylediklerini açıklamakla suçladı. Bu iddiayla ilgili bir yanıtınız olacak mı? Bir defa bana söylediği şeyi, o zaman inkar etmişti. Şimdi itiraf ediyor. En ilginç yanı bu.
Orada bana yönelik ithamı var. Bu bir fikre karşı çıkamayanların en ucuz savaş tekniğidir. Ona saplanmış Ergun da... Yani bir adamın fikrine karşı çıkamazsan, kişiliği üzerinde saldırıya geçeceksin, şahsını ucuzlatacaksın ve 'Bu ucuz adamın, fikrine aldırış etmeyin' diyeceksin. Böyle bir şey yok. Dünyanın en ucuz adamı da olsa bir fikir ortaya koyuyorsa, sen o fikre cevap vereceksin. Ergun da o ucuz yola sapmış. "Ben 'off the record' söylemiştim. Hıncal çok meraklıdır, haber uğruna 'off the record'ları yazmaya" diyor. Davet ediyorum Gürsoy'u... Ben 1957'de gazeteciliğe başladım. 50. yılım benim. 50 sene içinde, Ankara'da, İstanbul'da, dünyanın herhangi bir yerinde, 'Hıncal Uluç, off the record olarak söylediğim bir şeyi yazdı' diyen bir kişi çıksın. Bu çok büyük bir yalan...
MASADA 10 KİŞİ VARDI O günkü toplantıda off the record değildi. Sen Hıncal'a off the record bir şey söyleyeceksen, çok gizli kalmasını gereken bir konuyu açıklayacaksan, bunu 10 kişinin oturduğu, açık bir masada mı yaparsın? 10 kişiden 6 tanesini tanımıyorsun, ilk defa görüyorsun. Böyle bir off the record gizli kalabilir mi? 10 kişi içinde söylenen laf. Çekersin Hıncal'ı bir kenara, fısıldarsın, 'off the record' diye. Galatasaray'ın açıklanmayacak bir sırrıysa bu eğer. Nasıl off the record bu!.. 10 kişi var masada! Etrafta yan masalar var, gülüyoruz, söylüyoruz; bağırıyoruz, çağırıyoruz. Böyle bir off the record toplantı olur mu? Toplarsın, Galatasaray yazarlarını, muhabirlerini, kapalı bir odaya koyarsın, 'Arkadaşlar bu toplantıda sohbet ediyoruz' dersin. Böyle olur. Ama dereden tepeden toplanmış, rastgele. Bunların içinde mesala Galatasaray'ın muhalefet liderlerinden Özhan Karamahmutoğlu var. O masadakilerin birisi söylesin bana bakayım. Çıksın desin ki, 'Evet Ergun Gürsoy haklı, Hıncal Uluç haksız. Bu toplantı off the record olacaktı, yazılmayacaktı' diye. Toplantıya çağıran Ergun. "Gelin oturalım, anlatalım" diyen kendisi. Sonra Özhan'dan fırçayı yiyince, suçu Hıncal'a yıkmak için, iki sene inkar etti, şimdi itiraf ediyor, iki sene sonra off the record söylemediğini de inkar eder. Ayrıca burada off the record'luk bir şey yok. Ergun Gürsoy, Galatasaray'daki büyük prestijini, büyük şöhretini transferlerle yaptı. "Sen böyle tanınan bir adamsın, bu parasız kulübe nasıl geldin, ne yapacaksın" dediğimiz de "Bunun kaynağı var, finansmanı var" demesinin neresi off the record? Yani biz bunu açıkladığımız zaman, Özhan verecekti de, vermekten vaz mı geçti? Bir şeyin off the record olması için gerekçe lazım. Söylesin bana bakalım. 'AIG'den ayrılan ama Ünal Aysal ödediği için açığa çıkan 23 milyon doların transfer için Ergun Gürsoy'a verileceği' haberinin neresi off the record... Şöyleyse ancak off the record olabilir. 'Böyle bir şey yok. Ergun bunu kafasından kurmuş, ben bu parayı Özhan'dan nasıl olsa alırım' diye bize olmuş gibi söylemiş. Yani yalan söylemiş. Haber yalansa, 'aman bunu yazmayın' diyebilir Ergun Gürsoy. Doğruysa bunu gizlemenin bir anlamı yok. İftiharla açıkla. "Başkanım bana, 23 milyon dolar verdi. Ben de bu parayla transfer piyasasına giriyorum" lafının gizlenecek neresi var! Tekrar söylüyorum; yalansa eğer olay. Yalan mı, doğru mu olduğu da Özhan ile Ergun'un arasında... Ben orasını bilmem...
AŞAĞIYA GİDİYOR Gürsoy'un aynı yazısında, "İstesem başkan olarak dönerim" şeklinde bir iddiası var. Galatasaray camiasında böyle bir potansiyali var mı? Ergun'un bana, başkanlık konusunda kendisinin söylediği sözler var. Florya'daki toplantı odasında başkanların resimleri var ve "En büyük hayalim bir gün bu resimlerin arasına kendi resmimi asmak" dedi. Aradan yıllar geçti ve yine kendisi dedi ki, "Hıncal ben buraya kendi resmimi asacağımı artık düşünmüyorum. Ama buraya bir Gürsoy resmi asılacak. Oğlum Ali Gürsoy'u hazırlıyorum." Kendi sözleri bunlar ve bunu söylediği zaman Ergun; Özhan Canaydın tasviyesini de daha yaşamamıştı. Yani kendisi 6-7 sene evvel artık Galatasaray'a başkan olamayacağını düşünüyordu, o günden bugüne de yukarıya doğru bir çıkış yok, aşağıya doğru bir iniş var. Nasıl, "Ben istersem olurum." Hodri meydan girsin o zaman. Girsin ben de gideyim yanaklarından öpeyim, 'Özhan Canaydın'ı devirdin Ergun, senden çok ümitliyim' deyip, başarılar dileyim. Lafla peynir gemisi yürümez. Ergun'un Galatasaray Başkanlığı hevesini bütün dostları, arkadaşları, yakınları biliyor. Niye duruyor o zaman!..