Durmak yok yola devam!
Oyunun sadece savunma yönünü becerebilen, ilkel bir futbol anlayışı ile sahaya çıkan takımlara karşı oldum olası zorlanan bir Milli Takımımız var.
Andorra'nın böyle çağdışı bir futbolla karşımıza çıkacağımızı bildiğim için "Zor bir maç olacak" demiştim. Gol gelmedikçe telaşa kapıldık.
İlk yarıda sayısız gol pozisyonuna girdik. Oyun hep Andorra ceza sahasında oynandı. Bu kadar pozisyondan gol çıkaramadık, inanılır gibi değil.
Sadece Yusuf Yazıcı ve Cenk ile direkten dönen 2 topumuz var.
Andorra grubumuzun en çok kart gören takımıydı. Bize karşı da çok sert oynadılar. Yusuf Yazıcı'ya atılan tokadın, dirseğin karşılığı Yusuf'un yarılan kaşı oldu.
Hakem, bırakın kırmızıyı sarı bile çıkarmadı bu pozisyonlarda.
İlk yarıda Emre'nin bileğine acımasızca basan oyuncuya da sarı çıkmadı. Bu kadar faullü oynayan Andorra'ya ilk yarıda tek sarı kart çıkardı hakem.
Yuh artık!
Türk futbolunun en büyük problemi, kapalı savunmaları açmak! Bu konuda bir proje, oyun anlayışı, taktik üretemedik!
İlk yarıda istediğimi serbest vuruş, duran top fırsatını ikinci yarının hemen başında yakaladık. Hem de çok iyi bölgeden. Ama Hakan Çalhanoğlu vurdu, Emre varken...
Andorra'nın ofsayt taktiğinin tutmadığı bir pozisyon var ki, 4 oyuncumuz kaleci ile karşı karşıya kaldı, yine atamadık yine!
Milli Takımımıza böyle kapalı savunmaları çalımları ile açıp, rakibin başını döndürecek Nwakaeme gibi bir oyuncu lazım.
Ama Milli Takımımızın oyun havuzunda böyle bir futbolcu yok.
Onlar sadece savunmada karınca çalışkanlığındaydı o kadar. Biz her yolu denedik gol için. Topun da canı varmış. Dün gece futbol topu, inat etti gol olmamak için...
Burak Yılmaz'ın yokluğunu o kadar çok hissettik ki Andorra karşısında. Onlarca orta, onlarca girilen gol pozisyonu...
Ve bir türlü gelmeyen gol!
Öldük öldük dirildik!
Son dakikada Ozan Tufan'ın altın kafası ile komaya girdiğimiz maçta hayata döndük!
Oh be! Dünya varmış!
3 altın puanı daha cebimize koyduk! Durmak yok, yola devam!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.