Yunus Akgül

Yunus Akgül

02 Aralık 2016 | Cuma

Haydi!..Futbolun sadece futbol olmadığını şimdi görelim

Naklen yayında 600 milyon dolar gibi devasa bir rakamla karşı karşıyayız. Yabancı futbolcuların ücretlerinin TL'ye çevrilmesi şimdilik ütopik olabilir belki ama TFF en azından yayın geliriyle ilgili istediğini yaptırabilir.

Başımızı kaldırıp "Biz de varız, bu düzende bizi de hesaba katmak durumundasınız" dediğimiz anda, dört bir yandan, her türlü saldırıya başladılar.
Önce topla, tüfekle yıkmaya çalıştılar.
Baktılar ki, o eski Türkiye'den işlerine yarayacak bir şey kalmamış… Ay-yıldızı bölemeyecek, yenemeyecek olduklarını, bizi bu şekilde yıkamayacaklarını anlayınca, bu defa ekonomik çökertme operasyonu için düğmeye bastılar.
Şimdiki plan; dünyanın en geçerli para birimi olan doları, Türk lirası karşısında hoplatıp, bize diz çöktürmek… Hayal işte; aç tavuk kendini buğday ambarında görür misali… Tüm hain operasyonlarda olduğu gibi, devlet bu çirkin saldırıya karşı da kendini ve milletini koruyacak tedbirleri hemen almaya başladı. İlk çalışma, dolarla yapılan bazı sözleşmeleri bundan sonra Türk lirası üzerinden yapma şeklinde…En azından devlet kurumları, sözleşmelerini Türk lirası üzerinden yapacak.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, satın alma ve ihalelerinde, her devlet kurumunun döviz değil Türk Lirası kullanma hassasiyeti göstermesi gerektiğini söylerken, Türkiye Futbol Federasyonu'na da bir çağrı yaptı.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen naklen yayın ihale sözleşmesinin tekrar gözden geçirilerek, bedelinin yayıncı kuruluştan Türk lirası üzerinden alınmasını teklif etti. Ülkemiz futbolu, milyar dolarları aşan bir hacme sahip… Sadece naklen yayın konusunda 600 milyon dolar gibi devasa bir rakamla karşı karşıyayız.
Yabancı futbolcuların transfer ücretleri konusunda Türk lirası bazlı bir çalışma şimdilik ütopik olabilir ama iplerin tamamen kendi elinde bulunduğu naklen yayın konusunda, Futbol Federasyonu istediğini yaptırabilir.
TFF özerk olsa da, sonuçta kamu kaynağı harcayan bir kurumdur ve hükümetin bu son derece yerinde olan çağrısına bir cevap vermek durumundadır.
Spor medyası da bunun takipçisi olmak zorundadır.

YILDIZ DEĞİLSEN ŞANSIN YOK
Anne-babaların, çocuklarını futbolcu yapabilmek için çırpındığı ülkemizde, futbolcuların hiç de zannedildiği gibi lüks içinde yaşamadıkları yapılan bir araştırmayla ortaya çıktı.
FIFpro 2016 araştırmasında, Türkiye'deki futbol kulüplerinin ekonomik olarak bir kaos içinde olduğu, başkanların yıldız futbolcuları alıp kadronun geri kalanına ücretlerini ödemediği ve alacaklı olan futbolcunun sözleşme bitimi yaklaştığında da ceza kesmek gibi sıklıkla uygulanan bir hileye başvurdukları yazıyor.
Oysa biz, futbolcu olan bir gencin yedi sülalesinin kurtulduğunu düşünür, üstelik bir de Süper Lig'de oynarsa milyonerler kulübüne girdiğine kesin gözüyle bakardık.
Bu araştırmaya göre, "Bu devirde ya topçu ya popçu olacaksın" önermesini ülkemiz için "Bu devirde ya yıldız topçu olacaksın, ya da hiç olmayacaksın" diye değiştirmek gerekli galiba… Zira, "Yıldız oldun yırttın, yıldız olamadın yandın" durumu ortada… Anne babalar bir daha mı düşünseniz?..

TARAFTAR EVDEKi KOLTUĞA KAÇTI
Geçtiğimiz günlerde yapılan TFF naklen yayın ihalesi 600 milyon dolar gibi devasa bir rakama gidince, ligimizin değeri sorgulanmaya başlandı.
Türkiye liglerinin televizyon yayını için böylesine büyük bir rakamın nasıl olup da verilebildiği Türk spor medyasında tartışıldı, televizyonlarımız halka mikrofon uzatarak bu konudaki fikrini sordu.
Genel görüş; lig kalitemizin bu kadar para harcamaya değmediği yönünde...
Sonuç itibariyle bu para verildi; hem de bir önceki sezonu da yayınlayan kurumun kendi tarafından teklif edilerek… Bu iş çok kârlı olmalı ki verilebildi bu rakam… Bunun anlamı; Türk milleti bu firmaya, ödediği 600 milyon doların karşılığını geri alacak kadar ücret ödüyor demektir. Aksi takdirde, yayıncı kuruluş bir hayır kurumu değil ki o kadar büyük bir parayı bu iş için harcasın.
Türk halkı futbolu seviyor.
Her türlü gürültü, patırtıya rağmen kendi ligini seyretmeyi seviyor… Seviyor, seviyor elbette ama artık sadece televizyon başında...
Erman Toroğlu, Rizespor- Fenerbahçe maçının yorumuna "Maç başlarken, Rize Stadı niye boş diye merak ettim. Yarım saat geçince Rize seyircisinin maça neden gelmediğini anladım. Çünkü Çaykur Rizespor, bu lige biraz fazla hafif" cümleleriyle başlamış… Oysa Anadolu illerinde seyirci, stada kendi takımını seyretmekten çok üç büyüklerdeki yıldızları seyretmeye gelir. Anadolu kulüpleri de üç büyüklerle kendi evlerinde oynayacakları maçları iple çekerler tribünleri doldurup, kasayı doldurmak için...
Görünen o ki, o günler çok gerilerde kalmış. Naklen yayın ihalesi için yayıncı kuruluşa 600 milyon dolar verdirmeyi göze alan seyirci, tribünleri terk edeli epey olmuş.
Artık üç büyüklerin birbirleriyle oynadıkları maçların dışında statlarımız bomboş… Avrupa'da seyirci ortalaması en düşük lig olarak görünmekteyiz.
Topladığı paraların gereksiz harcamalarıyla gündeme gelen Türkiye Futbol Federasyonu'nun bu kadar çok gelir elde ettiği böylesine kıymetli bir ürünü konusunda hiç mi tedbiri yoktur; hiç mi olumlu bir şey yapmaz?!
Stat koltuğunu terk eden seyircinin evdeki koltuğu da terk edebileceğini hiç mi öngöremez?!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor