Yorgunluk mu?
İlk yarı bitiminde Rıza Çalımbay, Abdullah Avcı'ya "Hocam maçın skorunu kabul edip bir anlaşma imzalayalım ve böyle bitsin" deseydi muhtemelen bu teklifi kabul görürdü. Zira Trabzonspor, maçın ilk 10-12 dakikalık bölümü haricinde Sivasspor'u izleyerek geçirdi ilk yarıyı. "Yorgunluk" üzerinde sıkça durduk. Bizler de Abdullah Avcı da ama sahada aynı maç yoğunluğuyla sezonu sürdüren iki takıma baktığınızda Sivasspor çok daha diri, ne istediğini bilen enerjik bir görüntüdeydi. Üstelik çok daha dar bir oyuncu rotasyonuna rağmen. Trezeguet'nin Bakasetas'a çıkardığı ve neticesinde gol olan top haricinde bir tane olumlu hareket yapamadığını gördük 45 dakika boyunca. Sürekli çizgiye basan Mısırlı, belki Sivasspor savunmasında oluşacak boşluğun ilk adımıydı fakat Trabzonspor'un ofansındaki boşluk olarak tamamladı ilk yarıyı.
Gomez muhtemelen kariyeri boyunca çok az forma giydiği bir pozisyonda, sol kanatta eşleşme avantajıyla biraz kıpırdasa da 12-15 dakika sonrasında o da Sivasspor'un kilitlerinden nasibini aldı. Bakasetas dinamizm isteyen oyunda beklenen çabukluğu sergilemekten yine uzaktı. Trabzonspor birkaç oyuncunun mücadelesi haricinde ilk yarıda üzerinde durmaya değecek bir oyun oynamadı. İkinci yarıda da değişen pek bir şey yoktu. Belirli bir dakikadan sonra Sivasspor da oyunun tekdüzeliğine bıraktı kendini. Oyunda üstünlüğü sağlama adına yapılan hamleler de sorunun ne olduğuna dair yapılan okumaların doğru olup olmadığına dair bazı soru işaretleri oluşturdu performansları düşünüldüğünde. Uzatmalardaki Trezeguet- Doğucan değişikliği ise karşılaşmanın özeti gibiydi: Önemli olan kazanmak... Fakat bu oyunla nereye kadar?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.