Salladık, yıkamadık!
Galler kazanmak zorunda olduğu için maçın başında önde basarak bizi bozmaya çalıştı. Savunmamız zorlanırken o bölgeden topu uzaklaştırdığımız anda Arda, Hakan, Barış, Kerem ve Yunus'la ön tarafta, ayaktan ayağa iyi dolaştırdık meşin yuvarlağı. İş gol atmaya gelince yüksek kanat ortalarıyla havanda su dövdük ya da rakip kale önünde rahat bölgede bolca etkisiz pas yaptık ama ilk 45'te daha öteye gidemedik. Galler baktı olmayacak, bizi üzerine davet edip "kontrfutbola" dönerken Harris'i çıkarıp daha süratli olan James'i sahaya sürdü. Sakatlanan Hakan'ın yerine giren İsmail Yüksek bocalayınca ikinci yarı başında tempomuz biraz düştü. Montella, Barış'ı kenara alıp Enes'i en öne koyunca son bölümde yine özümüze döndük. Özellikle Yunus tek başına hareket getirdi takıma diyebilirim. Son bölümde üst üste pozisyonlar bulduk ama pas-şut tercihlerini hep yanlış yaptık ya da kötü şutlar attık!.. Tam beraberliğe olduğumuz anda şans kapıyı çaldı ve İspanyol hakem net penaltıyı verdi... Bir golle gelecek üç puan işi bitirecekti… Kerem geçti topun başına, aslında iyi vurdu ama top direkte patladı... Yazık oldu… Sakın kimse, "Keşke Hakan sahada olsaydı" diye iç geçirmesin çok değil beş gün önce Milano derbisinde o da penaltıyı direğe nişanlamıştı… Kazansak matematik bitecek sevinç naraları atacaktık, şimdi avantajımız yine çok büyük ve Uluslar A Ligi'ne yükselmeyi büyük ölçüde garantiledik.. Son maçta büyük bir terslik olmazsa 2024 Avrupa Şampiyonası için bir kasko yaptırmış olduk… Öte yandan eyyy bizim hakemler; İspanyol Murunea'yı gördünüz mü, iki oyuncumuz yerde yatarken dönüp bakmadı bile!.. Buna karşılık kafa kafaya çarpışma olduğunda anında çaldı düdüğü… Hakemlik budur işte. Yani sizin yaptığınızın tam tersidir!..
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
TÜM YAZILARI