Çare Sergen
Hırvatlar, maçın başlarında 4-4-2 dizilişli ve her oyuncumuzun pozisyonuna hakim olduğu disiplini savunmamız karşısında boşluk bulamayınca ummadıkları tarzda kontra atak yediler. Baktılar iş kötüye gidiyor, Cengiz'i ikili kademeyle sıkıştırıp Kerem'i nispeten boş bıraktılar. Onlar bilinçli bir şekilde "gel gel" yaparken, biz kontrolsüzce yüklenince pozisyon bulduk ama arkadaki duruşumuz da bozulmaya başladı. Her şeye rağmen ilk 15 dakikada yakaladığımız üç net pozisyondan en az birini gol yapabilseydik bu maçın kesinlikle çok farklı bir hikayesi olabilirdi.
Biz atamayınca tecrübeli Hırvatlar yaptılar yapacaklarını. İşin ilginç yanı öylesine geldikleri sıradan bir atakta Ferdi'nin hatasıyla başlayan pozisyonu Kovacic gol yaparken etrafında bizim dört oyuncumuz vardı. Yine zoru başardık özetle. Bireysel olarak bakınca, Ferdi, Enes, Kerem, Hakan Çalhanoğlu, Cengiz Ünder, hepsi A klas oyuncular ama sahadaki görüntü maalesef bu kalitenin yansıması değil. Önde basıyoruz, topu kazanıyoruz, rakip ceza sahasında çoğalıyoruz ama en kritik noktada topun ya bir adım gerisinde kalıyoruz ya bir adım önünde. ANLARI ıskalıyoruz vesselam. Enes İspanya'da, Hakan İtalya'da beklentilerimiz yükseltiyorlar ama Milli Takım'da beklentilerimizi karşılamaktan çok uzak kalıyorlar. Garip bir durum bu.
Oynama iştahımızda bir eksiklik yok, çocuklar gerçekten iyi savaştılar, özellikle ikinci golden sonra kaybedecek bir şeyimiz kalmayınca deyim yerindeyse 2008 ruhuyla saldırıp Hırvatları silkelediler. Yeterince de gol pozisyonu yakaladık ama kaleci Livakovic'e takıldık. Manzara gayet açık, Kuntz cesur bir teknik adam değil, bir sistemi de yok… Yol yakınken, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası henüz kaçmamışken Sergen Yalçın ya da İlhan Palut gibi genç ve idealist bir teknik adamı A Milli Takımımız'ın başına getirip önümüze bakmalıyız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.