İtalyanlar'da özgüven tavan; ilk yarıda 2-8 dizilişiyle oynadılar… Spinazzola, Bonucci, Chiellini, Florenzi dörtlüsünden ikisi sürekli öne çıktılar… Bunun sebebi bizim panik halimizdi… İyi savunma yapsak bile kaptığımız topları ayağımızda tutamadık… Özellikle ilk yarının sonlarına doğru baskı bunaltıcı düzeye geldi. İlk bölümde Okay ve Ozan rakibi karşılamak dışında bir şey yapamazken Yusuf ve Hakan Çalhanoğlu da top kullanmakta zorlandılar. Kenan Karaman ise neredeyse sağ bek gibi oynadı…
***
İkinci yarıya Yusuf-Cengiz değişikliğiyle başladık ancak sahadaki oyun pek değişmedi. Sağ kanattan gelen sert orta Merih'in göğsüne çarpıp ağlarımıza gidince gardımız düştü. Zaten çok geçmeden, Napoli'nin yıldızı İmmobile maçı bitirdi… Özetlersek, İnsigne, İmmobile, Berardi ile rakip kale önünde, sahilde gezermişçesine rahat top çeviren İtalyanlar karşısında 45 dakikadan daha fazla direnemedik. Belki yine yenilirdik ama sahaya çıkan kadromuz keşke bir hedefe yönelik olsaydı! Bizim kadromuz öyle değildi… Öncelikli amacımız rakibi bozmak olsa Yusuf değil Taylan olurdu! Rakibin pas trafiğine aynı şekilde karşılık vermek niyetindeysek o taktirde Okay değil İrfan Can olurdu… Keşke bir puana odaklanıp bozmayı hedefleseydik..
***
Neyse bu grupta herkesi yenecek olan bir rakibe sahasında yenildik, yani enseyi karartmanın da manası yok. Bundan sonraki İsviçre ve Galler maçlarımız kardeş ülke Azerbaycan'da… Bu iki maçta hedefimize uygun kadrolarla sahaya çıkarsak işi bitiririz. Yani, yanisi şu; önce kafamız net olmalı ve doğru oyuncular seçmeliyiz, sonrasında saha netleşir zaten.