"Efsaneyi bitiren adam!"

Beşiktaş'ta yedi yıl (1987-94) görev yapan Gordon Milne, siyah-beyazlı takıma tarihinin en parlak dönemini yaşatan teknik adam olarak göze tarih yazarken yaptığı yabancı transferleriyle dibe vurdu ve takımdan ayrılması da bu sebeple oldu. Aslında her şey çok iyi başlamış ve Gordon Milne, "hocası" Robson'ın önerisiyle Les Ferdinand adında 22 yaşındaki bir genç adamı kiralık olarak Beşiktaş'a getirmişti. Son derece yetenekli olan Ferdinand, "Haydi Ferdi, zamanı geldi" tezahüratı adı altında Beşiktaş'ta başarılı bir sezon geçirdikten sonra geldi yere, yani QPR'a dönmüş ve sonra da yürüyüp gitmişti. Milne'nin bundan sonraki transferleri ise komedi filmlerinde olabilecek cinstendi. Önce Britanya'dan üç futbolcu aldı... McDonald (32), Alan Walsh (35) ve Ian Wilson (33) Gordon Milne'in yaptığı ilk fiyasko transferlerdi. Her birinin hikayesi ayrı ve çok ilginç olsa da biz kısa kısa geçmeye çalışacağız.

TOPA BİLE DOKUNAMADI
Önce şapkası ilk düşenden başlayalım... Robert McDonald, uzun boylu, yakışıklı bir sözde golcüydü. Türkiye'ye lanse edilişi, "Gullit'in takım arkadaşı" şeklinde olmuştu... Gullit, PSV döneminde McDonald'da birlikte oynamış ve Beşiktaş'ın İngiliz'i Hollanda'da 11 de gol atmış... Bunlar doğruydu ama sahaya yansıyacak mıydı, orası şüpheliydi. McDonald, imza attıktan sonra, Beşiktaş'ın meşhur forvetleri Metin-Ali-Feyyaz'la tanışır ve onlara kendi hava hakimiyetinin müthiş olduğunu ballandıra ballandıra anlatıp şöyle der; "Etrafımda olursanız indireceğim toplarla çok gol atarsınız!" Kral Feyyaz bu muhabbetten etkilenir ve yeni sezonda işinin daha kolay olacağını düşünür ama daha ilk antrenmanlarda karşısında oynayan tüm stoperler "milli" olurken McDonald topa dokunma fırsatı bile bulamaz. TSYD maçında şöyle bir göründükten sonra, Beşiktaş'a fayda sağlama ihtimali sıfır olarak görülür ve yol verilir. Yani büyük golcü ancak iki ay dayanabilmiştir...

SEBA'NIN ASKER ARKADAŞI
Ian Wilson, kısa boylu, kel kafalı, klasik bir amatör topu görünümündedir ama en azından çalışkandır. Beşiktaş'ta yaklaşık iki sezon kaldı ve Fenerbahçe'ye attığı bir kafa golü dışında pek varlık gösteremeden Everton'a gitti... Üç transferden en etkilisi 35 yaşındaki Alan Wals olmuştu... Rahmetlı Kazım Kanat'ın taktığı isimle "Seba'nın asker arkadaşı" lakabıyla ünlenen Wals sol kanattan yaptığı ortalarla ünlendi ve iki sezon oynadı Beşiktaş'a 13 gol, 10 asistlik bir katkı yaparak ülkesine döndü. Yine de gelenler arasında.

SADECE SAÇLARI BENZİYOR
Gordon'un diğer bazı transferleri de çok konuşulmuştu ama İngiliz teknik adamın kaderini belirleyenler 1993 sezonunda aldığı iki oyuncu oldu. Britanya transferlerinde fiyasko yaşayan Milne bu kez Güney Amerika'ya yöneldi... 22 yaşındaki Nartallo büyük yetenek olarak yansıtıldı. Yeni Kempes olacaktı! Zamanla anlaşıldı ki saçları dışında Kempes'le uzakyakın bir ilişkisi yoktu, ancak en azından maddi anlamda skandal yaratmamıştı. Beşiktaş'ta bir sezon oynadıktan sonra Petrolofisi'ne gitti... Şimdi ismini vermeyeceğim, dönemin Petrolofisi Teknik Direktörü, bir gün kendisini arayıp Nartallo'nun durumunu soran ünlü bir Beşiktaşlı'ya şöyle diyecektir: "Çok şükür, iyiyiz, sakatlandığı için oynama şansı kalmadı!"

HAVALİMANINDA BULAMADILAR
Nartallo masum bir yanlış transferdi ama bir Francesco Manassero var ki, anlat anlat bitmez. Öncelikle havaalanına onu karşılamaya giden Beşiktaş temsilcileri oyuncuyu bulamazlar. Çünkü videolarda izledikleri genç bir oyuncu görüntüsündedir... Ancak bir süre sonra anlarlar ki gelen genç falan değildir, en azından görüntüsü bayağı bir yaşlıdır... Evet Francesco Manassero Beşiktaş'a gelir ve ardından tıpkı McDonald gibi iddialı açıklamalar yapmaya başladı... Frikikleri muhteşemdir, Peru'da defalarca yılın orta saha oyuncusu seçilmiştir, Türkiye'ye damga vurmaya gelmiştir! O da McDonald gibi TSYD Kupası maçında şapkası düşen ve keli görünen transferlerden olur. Bırakın bir varlık göstermeyi, kendini duran top ustası olarak tanıtan Francesco, Fenerbahçe maçında kazanılan penaltıyı da kalecinin kucağına atmıştır..

310 BİN DOLARLIK FARK NEREDE?
Dahası bundan sonra yaşanacaklar sadece kendisinin değil tarihin en başarılı teknik adamı konumundaki Gordon Milne'in de ipini çekecektir. Tüm skandal Beşiktaş Kulübü'ne gelen bir faksla ortaya çıkar... Defensores Kulübü Beşiktaş'a çektiği faksla bu transferden 20 bin dolar aldığını açıklamış. Oysa Beşiktaş bu transfer için 330 bin dolar bonservis ödemiştir! İşte burada kıyamet kopar. Francesco olayla ilgisi olmadığını ve menajer oyunu olduğunu söylemesine rağmen Beşiktaş'la işi biter. Ağustos'ta gelmiş, Kasım'da gitmiştir. Ancak iş daha bitmemiştir. Beşiktaş araştırmaya başlar ve konunun Gordon Milne ile ilgili olduğu sonucuna varır. İşte o noktada Efsane Başkan Süleyman Seba, yıllarca, tüm eleştirilere rağmen arkasında durduğu Milne'i karşısına alır ve şöyle der: "Artık olmaz, böyle olmaz, gitmelisin!" Ve 31 Aralık 1993'te ilk yarı sonunda Milne'in sözleşmesi feshedilir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.