Güneş parlıyor
Şenol hoca her zamanki gibi gerçek bir futbol adamı olarak hem işini iyi yapıyor hem de kamuoyunda örnek tavırlarıyla dikkat çekiyor.
Hocayı eleştirmeye bayılan bir kısım medya mensubu, takılacak yer arıyorlar… Yıllardır değişmeyen bir durum bu… Kimi saçına takılıyor, kimi pantolonuna… Tüm bunlar Şenol hocanın işini iyi yaptığının bir kanıtı aslında. Rahatsızlık veriyor!
Başarılarıyla alerji yapıyor deyim yerindeyse… Her neyse "Yel kayadan ne alır ki" diyerek bırakalım o eleştirileri ve dönelim Beşiktaş gerçeklerine… Güneş'in elinde iyi bir kadro var ve hoca da bu kadroyu en iyi şekilde kullanıyor.
Doğru zamanda rotasyon yapıyor, potansiyeli olan oyunculara güveniyor, sezon başı kampından itibaren tam bir otorite kurmuş durumda.
Kazanınca sevinmeyen, kaybedince yerinmeyen, en azından bu duyguları abartmayan bir teknik adamı var Beşiktaş'ın… Rudyar Kipling'in dediği gibi, "Zafer ve yenilgi" denen hokkabazlara aynı şekilde davranmayı biliyor Şenol hoca... O nedenle bu sezon farklı bir Beşiktaş izliyoruz.
Bu Beşiktaş'ta yedek kalan yok, onbire girenler ve giremeyenler var! Onlar da her hafta duruma göre değişebiliyor. Ne sürekli yedek var, ne sürekli oynayan! Hazır olan kapıyor formayı… Bilic bunları hiç yapmazdı, kulakları çınlasın!..
Dikkat edin Cenk beş gol atmışken Gomez'i sahaya sürdü Şenol hoca... İlk fırsatta Kerim, Quaresma, Necip, İsmail ve Sosa gibi alternatiflere şans verdi. Takımdaki tüm aksaklıkları, Atiba'yı sağ ya da sol beke veya stopere çekerek çözmeye çalışmadı. Dersini çalışan, oyuncularının egolarını da iyi yöneten tecrübeli teknik adam, giyiminden saha kenarındaki duruşuna kadar her haliyle ders veriyor. Tabii almak isteyenlere!.. Uzatmayalım Beşiktaş'ın bir çok iyi transferi var, en iyisi de Şenol hoca.Güneş gibi parlıyor maşallah…
Hoş geldin Fırat Aydınus!
Sorsanız herkes Beşiktaşlı bilir Fırat Aydınus'u, o da bu durumdan fena halde rahatsızdır ve "Bana Beşiktaşlı derler" korkusuyla takdir haklarını genellikle Beşiktaş aleyhine kullanır! En azından Beşiktaşlılar'da bıraktığı izlenim budur.
Tam futbolu bırakma aşamasına gelmiş, yorumculuğa soyunmaya hazırlanırken profesyonel hakemliğin, daha doğrusu aylık 40 bin liranın cazibesine kapılıp iki yıl daha devam etme kararı aldı! Bıraksa ne iyi olurdu, tabii Türk futbolu için… İyi işler yapar, yeni gençleri piyasa sürer dediğimiz Kuddüsü Müftüoğlu MHK'sının tam da derbi öncesi Aydınus'u Beşiktaş maçına vermesi ilginç! Beşiktaş'ın kabahati bazıları gibi "Falanca hakemi istemezuk!" dememekse eğer, bundan sonra demelerinde fayda olabilir.
Çünkü sessiz kalan eziliyor bizim futbol mahallesinde.
Dikkat!
Test dediğin nedir ki?
Perreira sezon başı kampında yükleme yapmadığı gibi, futbolculara laktak dahil hiç bir test de uygulamamış… Testlere inanmıyormuş Portekizli arkadaş. Test dediğin sporcuların bireysel değerlerini ortaya koyar ve ona göre de antrenman yükleri belirlenir.
Ve buna inanmayan bir teknik adam var karışımızda.
Öbür taraftan Fenerbahçe'nin hali de ortada. Perreira testlere, biz de onun elindeki süper kadroyla aldığı sonuçlara inanamıyoruz!
RVP ıslıklanır mı?
Elinizde Robin Van Persie gibi bir golcünüz varsa ve hazır hale gelemiyorsa iyi düşünmelisiniz!
Acaba çalışmayan bir oyuncu durumu mu söz konusu yoksa yeteri kadar çalıştırıp onu hazır hale getirmeyen bir teknik adam mı? Islıklamak kolay, RVP gibi bir golcüyü bulmuşken kazanmanın yolu aranmalı.
F.Bahçe taraftarı RVP olayını iyi değerlendirmeli ve ıslıklarken iki kez düşünmelidir.
Yoksa RVP gider ama dertler bitmez.
Hamzaoğlu ve Perreira
G.Saray ve F.Bahçe'de teknik adam krizi yaşanıyor. Bir yanda Hamza hoca ağır eleştirilere uğrarken diğer yanda Perreira topun ağzında. Üç kupalı Hamza hoca iki büyük hata yaptı, birincisi yönetimsel yanlışlara kalkan olmaya kalktı, ikincisi A. Madrid maçında kendi kadro gerçeklerini inkar edip ABD'yi yeniden keşfe çıktı, duvara toslaması bundan… Eğer Trabzon maçından itibaren saha skorları kendisini desteklemezse işi zor. Perreira başka bir alem. Her hafta ayrı bir mazeretle çıkıyor karşımıza. Ne bir sistemi var, ne de felsefesi… Saldım çayıra, Mevlam kayıra mantığıyla hareket ediyor ve F.Bahçe'yi götürebileceği hiç bir hedef yok gibi. En azından bana göre öyle!
Oğuzhan mı, Sosa mı?
Sezon başı kampındaki hırsıyla dikkatimizi çekmiş ve "Bu sezon fark yaratan bir Oğuzhan izleyebiliriz" dedirtmişti bize. Aynen öyle oldu. Hem A Milli Takım'da, hem Beşiktaş'ta gerçek anlamda yeteneklerini sergiledi. Beşiktaş için büyük bir kazançtır Oğuzhan'ın bu hali. Sosa ile ikisinin gireceği rekabet şiddetli ve çok kaliteli olacaktır.
Önceki gün ikiz babası olan Sosa'yı kutlar ve Tiran'da attığı golü alkışlarken; boş kaleye kaçırdığını da hatırlatmak isteriz.
Sosa çok iyi olmak zorunda yoksa Oğuzhan'dan formayı alma şansı yok, haberi ola.
Rakibe saygı!
Beşiktaşlı oyuncular İskenderbeu karşısında golü atınca maçı bitti sandılar! Gayrı ciddi davranıp pozisyonları mirasyedi gibi harcadılar. Günümüz futbolunda her takım, her takıma zarar verebilir. Özellikle de çantada keklik görünenler büyük tehlikedir. Molde'nin F.Bahçe karşısında aldığı sonuç ortada. Beşiktaş aynı sıkıntıyı yaşamadıysa şanslı olduğundan.
Hiç bir takımın, hiç bir rakibi küçümseme lüksü yok. Küçümseyen yanar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.