Futbola ihanet

O maçı hatırlıyor olmalısınız… 12 Ağustos 2007 tarihinde Trabzonspor, Süper Lig'in ilk haftasında Sivasspor'u ağırlıyordu ve son saniyeler oynanırken bir holigan sahaya girerek Mehmet Yıldız'a saldırmıştı.
Ardından Sivassporlu futbolcular sahaya giren taraftarı aralarına alıp bir araba sopa atmışlardı. Bunun üzerine hakem Bülent Demirlek bitime saniyeler kala maçı tatil etmişti.
Aslında 'çadır tiyatrosu' da bundan sonra başlamıştı.
30 Ağustos'ta Futbol Federasyonu, maçın tekrarına karar veriyor ve bunu da hakem Bülent Demirlek'in, "Eğer sahaya çıkarsam Sivasspor Kulübü'nden 3-4 oyuncuyu atmak zorunda kalırdım, o nedenle maça devam etmedim" şeklindeki açıklamasına dayandırmıştı.
Sonra çadır tiyatrosunda ikinci sahne başladı...
Hakem Bülent Demirlek'in bu ifadeyi kullanıp kullanmadığının şüpheli olduğunu düşünen Tahkim Kurulu, TFF Yönetim Kurulu'nun 'tekrar' kararını bozup; Trabzonspor'u hükmen mağlup etmişti.
Yani Tahkim, TFF'ye, "Siz söyleseniz de biz hakemin böyle bir ifade verdiğine inanmıyoruz" diyerek TFF yönetimini auta çıkarmıştı!
Şimdi bu notlar ışığında Kasımpaşa-Beşiktaş karşılaşmasında yaşananlara bakalım… Orada "Sivassporlu oyuncuları sahadan atmamak için maçı oynatmayan" bir hakem var, burada "Beşiktaşlı oyuncuları atmak için maça devam eden" bir hakem!
HANGİSİ DOĞRU?
Komediye bakar mısınız?
Şimdi 2 milyar dolarlık Türk futbolunun marka değerinden bahsedenler, gelip bana bu iki hakemin tavırlarından hangisinin doğru olduğunu anlatsınlar!
Bülent Demirlek'in tavrı doğruysa, (ki TFF kurullarına göre böyle) o zaman Barış Şimşek'in yaptığının yanlış olduğu aşikar… Demek ki Barış Şimşek, Beşiktaşlı oyuncuları oyundan atmak için maçı devam ettirmiş.
Üstelik Motta ve Hugo Almeida'nın sahaya inen holigana yaptığı saldırılar, Sivaslı oyuncuların yaptığının yarısı bile değilken vermiş bu kararı.
Durum bu kadar açıkken, Beşiktaş'ın hükmen galibiyetini vermemek için kırk dereden su getirenler, Donk'un Türk futbolunu dünyaya rezil etmesine de ayrıca seyirci kalmaktalar.
O zaman kimse marka değerine zarar vermekten falan bahsetmeyecek. Eğer böyle bir şey varsa bunu en başta çelişkili kararları ile TFF'nin kendisi, kurulları ve hakemleri yapmaktadır.
Olan da kulüplere olmaktadır. "Kral çıplak "diyeceksek, gerçek tam da budur.
BiLiC YÜZLEŞMELi

Beşiktaş, Elazığspor karşısında alternatif kadrosuyla çok iyi mücadele edip üç hafta sonra iyi bir galibiyet aldı.
Slaven Bilic'in bu manzaradan alması gereken dersler olduğunu düşünüyorum. Düne kadar yok saydığı alternatif oyuncuların, çok güvendiği as oyunculardan aşağı kalır yanlarının olmadığını anlamış olmalı. Bundan sonra gerçekçi bir teknik adamın yapması gereken, takım içinde rekabeti mantık şartlarında diri tutmaktır. Bu takdirde Beşiktaş kadrosunun derinliği ortaya çıkar ve düne kadar yok sayanlar yakın zamanda "Beşiktaş şampiyonluğun en güçlü adayıdır" demek zorunda kalırlar.
Bilic, ilk 11'i değil 18'i hedefleyerek plan ve program yapsın yeter, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Beşiktaş'ın güçlü bir kadrosu var ve bu kadro şampiyonluk için yeterlidir.
ACIMASIZ MELO
Sıradan bir orta saha mücadelesi, yani gol atma, gol yeme durumları yok. Adrenalin o sınırlarda değil. Top rakibine daha yakın ve Melo topu falan bir yana bırakıp, havada dönerek Olcan'ın üzerine atıyor kendini.
Vücudunu bir yumruk ya da tekme gibi kullanıyor resmen.
Futbolun F'sinden haberi olan bir hakem tereddütsüz kırmızı kartını çıkarır; gelin görün ki Fırat Aydınus bu pozisyona sarı kartını bile çıkarmadı. Bu bizim FIFA hakemimiz, yani en iyilerden biri, varın diğerlerinin halini siz düşünün.
KAFAMIZA DONK ETMEDi
Elin Avrupalı hakem eğitmenleri, bizim Donk'un yaptığı hareketi konuşup kendi hakemlerini eğitiyorlar. Bunu yaparken de "Burada verilmesi gereken karar penaltı ve sarı kart olmalıydı, bu net bir kural ihlalidir" diyorlar. Bizimkiler ise 'hakem bir saniye önce mi düdük çaldı, bir saniye sonra mı' onun derdine düşmüşler. Gülüyorum, gerçekten sesli gülüyorum; ağlanacak halimize!
BEŞiKTAŞ'IN PARASI MI ÇOK?
Beşiktaş bir yandan maddi sıkıntılarla uğraşırken diğer yandan garip transfer arayışlarına giriyor.
Kim, kimi nasıl etkiliyor da bu noktaya geliniyor anlamış değilim. Beşiktaş'ın kadrosunda biri cezalı 5 stoper var; Sivok, Ersan, Pedro, Escude ve Toraman.
Şimdi birileri "Takıma stoper lazım" muhabbeti yapıyorlar.
Beşiktaş stoper alacak ve şampiyon olacak!
Bazıları böyle düşünüyor olmalı. Fernandes gidiyor yeri dolmalı, önde Almeida'nın bu formunun ne kadar süreceği belli değil ama galiba kimse bunu umursamıyor.
Takmışlar stopere.
Bir stoper aldırıp Beşiktaş'ı kurtaracaklarmış! Ne diyeyim,
Allah akıl versin.
80'LERiN FUTBOLU
Ersun hoca beni şaşırtıyor, hem de çok şaşırtıyor.
Fenerbahçe'nin oynadığı futbola bakıyorum ve aklım hafsalam almıyor. Savunmadan uzun topları gönder, öndekiler atarsa kazanırsın...
Oyun kurmak yok, orta alanda pas yapmak yok, varsa-yoksa uzun top.
Karabük'te bu sistem çöktü.
Bakalım Ersun hoca bundan sonra da aynı hatada ısrar edecek mi? Eğer ederse bu puan farkı Fenerbahçe'ye yetmez, benden söylemesi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.