Kupa'yı Trabzon'a verecek misin?
- Turgay Demir Yazıları
- 29 Ekim 2013, 00:53:42
Söylentilere göre
Aziz Yıldırım kongrede "Kupa" asına güveniyor!
Fenerbahçe'nin başına gelenlerden sorumlu olan Yıldırım'ın "Cambaza bak" diyerek topu Aydınlar'a atıp, rakibini ofsayta düşürmek gibi bir taktiği olduğu belirtiliyor.
Böyle bir taktiği var mı yok mu bilmem ama varsa kendini dünyanın en akıllı insanı sanıyor demektir. Diğer herkesi, daha doğrusu hepimizi ne sanıyordur ona siz karar verin.
Yahu, o kupa Trabzon'un hakkı ve bunu artık Fenerbahçeliler de biliyor.
Dahası o kupa eninde sonunda Trabzon'a gidecek ve bunun bir tek sorumlusu var, adı da Aziz Yıldırım.
Şimdi bu manzara ortadayken "Kupa giderse senin yüzünden gidecek" diyerek Aydınlar'ı köşeye sıkıştırmaya çalışmak garip olduğu kadar komik de ayrıca. Bu silah geri teper, net! Aziz Yıldırım, elinde "Kupa ası" var sanıyor ama bence elindeki as falan değil, sinek ikili!
Aysal marka
Ünal Aysal'ın yerinde olsam hiç konuşmam, çünkü sevgili Başkan konuştukça batıyor! "Galatasaray seksi kulüp, eleman, Beşiktaş'ın 6 milyon taraftarı var" söylemleri tarihi gaflar rafında yerini almış bulunuyor.
Lakin Aysal'ın durmaya niyeti yok. Şimdi de, "Galatasaray, Atatürk ve İstanbul'dan sonra Türkiye'nin en iyi markasıdır" demiş. El insaf. Birincisi Atatürk'ü bu konulara karıştırmak, bir marka gibi konuşmak ayıp. İkincisi bu ülkenin THY'den başlayarak en bilinen markalarını arka arkaya sayarsak Galatasaray çok gerilerde kalır.
Konumuz dünya ise Galatasaray'ın Hakan Şükür kadar bile tanındığını düşünmüyorum, bu da üç.
Manuel değil ATiBA
Beşiktaş'ın oyun sistemine hangi pencereden bakarsanız bakın, en kritik iki oyuncu Veli-Atiba'dır. Birbirlerinini iyi anlayan, orta alanda rakibe nefes aldırmayan, öne-arkaya doğru zamanda, doğru koşular yapan Veli ve Atiba; Beşiktaş'ın olmazsa olmazları.
Orta alanda bu ikiliden biri dahi olmadığında, savunma zaafları öne çıkıyor. En başta da son derece ağır bir stopper olan Escude alarm veriyor!
ATİBA sahada olduğunda rakip savunmadan dönen topları alıp ikinci, üçüncü bindirmeleri yapabilen Beşiktaş aynı şekilde kendi savunmasından sekenleri de kolaylıkla topladığı için rakiplerine ikinci, üçüncü bindirme yapma şansı vermiyor.
Hal böyleyken, yürüyecek halleri olduğu zaman bu ikili tahtaya ilk yazılması gerekenlerdir.
Son Akhisar karşılaşmasına bakarsak, Beşiktaş'ın gerçek baskıyı Atiba oyuna girdikten sonra kurduğunu görebiliriz.
Akhisar savunmasından dönen toplar alındı ve arka arkaya pozisyonlar bulundu.
O nedenle, Beşiktaş'ın vazgeçilmezi ne Fernandes'tir, ne de bir başkası... Beşiktaş'ın olmazsa olmazı ATİBA'dır. En azından bana göre bu böyle.
Franco yaşıyor mu?
Çok az stoper aklını, ayaklarına indirebilir. Pedro Franco böyle bir oyuncu. Soğukkanlı, teknik ve pozitif futbola yatkın bir yapısı var. Böyle bir savunmacı bana göre her takım için ciddi bir kazanımdır.
Geriden akılla başlarsanız bu orta alanda da, ön tarafta da büyük bir avantaj olur. Hal böyleyken Escude konusundaki ısrarı anlamak kolay değil. Emekliliği gelmiş Escude'yi kazanmaya çalışırken gelecek vaadeden kaliteli bir genci kaybetme riski kapıya dayanmıştır. Bilic ve Önder Özen'in dikkatlerine sunarım.
Tercih her şeydir
Futbolu A'dan Z'ye bilmek ayrı; yeni bir ülkeye, yeni oyunculara, yeni bir camiaya uyum sağlamak, neyin ne olduğunu anlamak ayrı.
Her lig farklı bir dünyadır ve ayrı tuzakları vardır. Yabancı bir teknik adamın bunu anlaması bir zaman almaktadır ve Bilic de böyle bir sorun yaşamaktadır.
Hocaya tavsiyem geçen sezon Kadıköy'deki Fenerbahçe, Arena'daki Galatasaray, iç sahadaki Eskişehirspor ve deplasmandaki Bursa maçlarını izlemesidir. O maçlarda yanlış tercihler yapan teknik adamın izlerini net şekilde görecektir. Tarih tekerrür etmesin istiyorsak, en azından yakın tarihten ders almalıyız derim ben. Bilmem ki Bilic ne der?
BENiMLE OYNAR MISIN?
Harika bir film, sıcak, Beşiktaş sevgisinin saf halini iyi işlemiş. Ne var ki Beşiktaşlılar'ın bundan pek haberleri yok gibi!
Gişe rakamları onu söylüyor.
Öte yandan Başkan Fikret Orman başta tüm Beşiktaşlılar da manzaradan rahatsız.
O nedenle üç vakte kadar Başkan, teknik ekip ve futbolcular "Benimle oynar mısın?" derseler kimse şaşırmasın.
Sonra iş camiaya düşüyor.
Beşiktaş sevdasını sımsıcak bir anlatımla beyaz perdeye aktaran bu film hak ettiği ilgiyi görmeli ve dost, düşman çatlamalı.
NE MUTLU BiZE!
Bugün Cumhuriyet bayramı, hepimize kutlu ve mutlu olsun. Etrafımız ateş çemberiyle sarılmışken bu memlekette huzur içinde yaşıyor ve daha iyiye gitmenin yollarını arayabiliyorsak, ne mutlu bize.
Cumhuriyet ve demokrasi insanoğlunun icat ettiği en iyi sistemlerdir. Kıymetini bilmek, kardeşçe yaşamanın yollarını aramak, arayana destek olmak hepimizin görevi olmalıdır.
Mutlu bayramlar.
Aziz Yıldırım kongrede "Kupa" asına güveniyor!
Fenerbahçe'nin başına gelenlerden sorumlu olan Yıldırım'ın "Cambaza bak" diyerek topu Aydınlar'a atıp, rakibini ofsayta düşürmek gibi bir taktiği olduğu belirtiliyor.
Böyle bir taktiği var mı yok mu bilmem ama varsa kendini dünyanın en akıllı insanı sanıyor demektir. Diğer herkesi, daha doğrusu hepimizi ne sanıyordur ona siz karar verin.
Yahu, o kupa Trabzon'un hakkı ve bunu artık Fenerbahçeliler de biliyor.
Dahası o kupa eninde sonunda Trabzon'a gidecek ve bunun bir tek sorumlusu var, adı da Aziz Yıldırım.
Şimdi bu manzara ortadayken "Kupa giderse senin yüzünden gidecek" diyerek Aydınlar'ı köşeye sıkıştırmaya çalışmak garip olduğu kadar komik de ayrıca. Bu silah geri teper, net! Aziz Yıldırım, elinde "Kupa ası" var sanıyor ama bence elindeki as falan değil, sinek ikili!
Aysal marka
Ünal Aysal'ın yerinde olsam hiç konuşmam, çünkü sevgili Başkan konuştukça batıyor! "Galatasaray seksi kulüp, eleman, Beşiktaş'ın 6 milyon taraftarı var" söylemleri tarihi gaflar rafında yerini almış bulunuyor.
Lakin Aysal'ın durmaya niyeti yok. Şimdi de, "Galatasaray, Atatürk ve İstanbul'dan sonra Türkiye'nin en iyi markasıdır" demiş. El insaf. Birincisi Atatürk'ü bu konulara karıştırmak, bir marka gibi konuşmak ayıp. İkincisi bu ülkenin THY'den başlayarak en bilinen markalarını arka arkaya sayarsak Galatasaray çok gerilerde kalır.
Konumuz dünya ise Galatasaray'ın Hakan Şükür kadar bile tanındığını düşünmüyorum, bu da üç.
Manuel değil ATiBA
Beşiktaş'ın oyun sistemine hangi pencereden bakarsanız bakın, en kritik iki oyuncu Veli-Atiba'dır. Birbirlerinini iyi anlayan, orta alanda rakibe nefes aldırmayan, öne-arkaya doğru zamanda, doğru koşular yapan Veli ve Atiba; Beşiktaş'ın olmazsa olmazları.
Orta alanda bu ikiliden biri dahi olmadığında, savunma zaafları öne çıkıyor. En başta da son derece ağır bir stopper olan Escude alarm veriyor!
ATİBA sahada olduğunda rakip savunmadan dönen topları alıp ikinci, üçüncü bindirmeleri yapabilen Beşiktaş aynı şekilde kendi savunmasından sekenleri de kolaylıkla topladığı için rakiplerine ikinci, üçüncü bindirme yapma şansı vermiyor.
Hal böyleyken, yürüyecek halleri olduğu zaman bu ikili tahtaya ilk yazılması gerekenlerdir.
Son Akhisar karşılaşmasına bakarsak, Beşiktaş'ın gerçek baskıyı Atiba oyuna girdikten sonra kurduğunu görebiliriz.
Akhisar savunmasından dönen toplar alındı ve arka arkaya pozisyonlar bulundu.
O nedenle, Beşiktaş'ın vazgeçilmezi ne Fernandes'tir, ne de bir başkası... Beşiktaş'ın olmazsa olmazı ATİBA'dır. En azından bana göre bu böyle.
Franco yaşıyor mu?
Çok az stoper aklını, ayaklarına indirebilir. Pedro Franco böyle bir oyuncu. Soğukkanlı, teknik ve pozitif futbola yatkın bir yapısı var. Böyle bir savunmacı bana göre her takım için ciddi bir kazanımdır.
Geriden akılla başlarsanız bu orta alanda da, ön tarafta da büyük bir avantaj olur. Hal böyleyken Escude konusundaki ısrarı anlamak kolay değil. Emekliliği gelmiş Escude'yi kazanmaya çalışırken gelecek vaadeden kaliteli bir genci kaybetme riski kapıya dayanmıştır. Bilic ve Önder Özen'in dikkatlerine sunarım.
Tercih her şeydir
Futbolu A'dan Z'ye bilmek ayrı; yeni bir ülkeye, yeni oyunculara, yeni bir camiaya uyum sağlamak, neyin ne olduğunu anlamak ayrı.
Her lig farklı bir dünyadır ve ayrı tuzakları vardır. Yabancı bir teknik adamın bunu anlaması bir zaman almaktadır ve Bilic de böyle bir sorun yaşamaktadır.
Hocaya tavsiyem geçen sezon Kadıköy'deki Fenerbahçe, Arena'daki Galatasaray, iç sahadaki Eskişehirspor ve deplasmandaki Bursa maçlarını izlemesidir. O maçlarda yanlış tercihler yapan teknik adamın izlerini net şekilde görecektir. Tarih tekerrür etmesin istiyorsak, en azından yakın tarihten ders almalıyız derim ben. Bilmem ki Bilic ne der?
BENiMLE OYNAR MISIN?
Harika bir film, sıcak, Beşiktaş sevgisinin saf halini iyi işlemiş. Ne var ki Beşiktaşlılar'ın bundan pek haberleri yok gibi!
Gişe rakamları onu söylüyor.
Öte yandan Başkan Fikret Orman başta tüm Beşiktaşlılar da manzaradan rahatsız.
O nedenle üç vakte kadar Başkan, teknik ekip ve futbolcular "Benimle oynar mısın?" derseler kimse şaşırmasın.
Sonra iş camiaya düşüyor.
Beşiktaş sevdasını sımsıcak bir anlatımla beyaz perdeye aktaran bu film hak ettiği ilgiyi görmeli ve dost, düşman çatlamalı.
NE MUTLU BiZE!
Bugün Cumhuriyet bayramı, hepimize kutlu ve mutlu olsun. Etrafımız ateş çemberiyle sarılmışken bu memlekette huzur içinde yaşıyor ve daha iyiye gitmenin yollarını arayabiliyorsak, ne mutlu bize.
Cumhuriyet ve demokrasi insanoğlunun icat ettiği en iyi sistemlerdir. Kıymetini bilmek, kardeşçe yaşamanın yollarını aramak, arayana destek olmak hepimizin görevi olmalıdır.
Mutlu bayramlar.