Demoklesik hak!
Ben demokrasi gibi bir güzelliğin "Hak kullanma maskesi altında" saldırgan tutumlara kılıf olarak kullanılmasına karşıyım.
İnanıyorum ki yıllar sonra bu açıklama, muhtemelen çok daha duyarlı bir Fenerbahçe yönetimi tarafından tarihten silinecek ve kamuoyundan özür dilenecektir.
Bugün Fenerbahçe'yi, hakem odası basmayı demokratik hak olarak gören bir zihniyet yönetiyor.
3 Temmuz'da koca kulübün adını karıştırdıkları şike skandalı malum. Acaba o tapelerdeki konuşmalar da "demokratik hak mıydı" diye düşünmeden edemiyor insan.
Haa, belki de dil sürçmesi vardır o açıklamada. "Başkanımız demokratik hakkını kulandı" derken, "Başkanımız hakemler üzerindeki 'Demoklesik' hakkını kullandı, demek istemişlerdir.
Eğer öyleyse, çok gerçekçi davranmışlar, kutlarım!
Çünkü hakemlerin başında Demokles'in kılıcı gibi sallanan bellidir!
SARACOĞLU'DA ÇALAMADIĞINI
Tolga Özkalfa diş doktoru malum. Umalım ki doktorluğu hakemliğinden iyi olsun.
Daha doğrusu umalım ki mesleğini yaparken daha cesur davransın. Yoksa maazallah tam adamın çürük dişini çekerken biri yanına gelip demokratik hakkını kullanır ve hocaya fırça atarsa, o korkuyla sağlam dişleri de çeker.
Aslında severdim Tolga hocayı!
Bir maç dönüşü uçakta, "Saracoğlu'nda çalamayacağı düdüğü başka yerde çalan namerttir" demiştim.
O da "Elbette abi, hakem her yerde aynı düdüğü çalmalı" demişti.
Bunu hatırlatıyorum ve üzerine yorum yapmıyorum.
Tolga kardeşim; gözlerinden öper ve bundan sonra yardımcı hakemini hiç dinlememeni, hem faul, hem ofsayt olan golleri hep vermeni bekliyorum! Mertlik budur!
BEŞİKTAŞ TOKADI
Beşiktaş yavaş yavaş ayağa kalkıyor, maddi sorunlar birer birer tarihe gömülürken yeni statla birlikte yeni umutlar da yeşerdi.
Bravo Orman ve ekibine.
Stat konusu hal yoluna girdi ya, bazılarının keyfi kaçtı!
Bugünlerde bazıları çaktırmadan "Beşiktaş 42 bin kişilik stadı doldurabilir mi?" geyiği yapmaya başladılar.
Güldürmeyin beni arkadaşlar.
Biletix, Fener derbisine stat kapasitesinin on kat üzerinde talep olduğunu açıklamış, maç günü tribünlerin hınca hınç dolu olduğu da malum. Unutmayalım!
ERKEK ASLAN
Gözü belgesele takılan herkes bilir; sıradan avları dişi aslanlar kovalayıp yakalarken, erkek aslan kılını kıpırdatmaz.
Doğası gereği bilir ki her avda kendisine ihtiyaç yoktur.
Konu Zürafa, fil ya da buffalo avlamak olunca erkek aslan da karışır işe. Hem de başı çeker ve devasa rakibi bir hamleyle yere serer.
Bizim Aslan'ın, lig ve Avrupa'daki farkı bana bu doğa gerçeğini hatırlattı.
Süper Lig'i küçük av kabul edip kılını kıpırdatmıyor, iş Avrupa'ya gelince pençelerini sonuna kadar kullanıyor.
Bizimki erkek Aslan, hiç şüphe yok!
ADAMSIN DROGBA
Önce insan olmalı. O nedenle teknik adamlığını yerden yere vurduğum Fransız çalıştırıcı Jean Tigana'nın Afrika'ya yaptığı yardımları dilim döndüğünce övdüm, alkışladım.
Drogba da dünyanın en fakirleri arasında yer alan ülkesi Fildişi Sahili'nde, adına kurduğu vakıf ile sağlık konusunda büyük hayırlar yapıyormuş.
Sponsor gelirlerinin tümünü de buraya bağışlıyormuş. 'Adamsın Drogba' diyorum yürekten haykırarak. Üç günlük dünyanın parasına tapmayıp, öteki tarafı da düşündüğüne göre adamsın. Hem de adamın dibisin.
HOŞ GELDiN RÜZGAR
Beşiktaş'ın neferlerinden Ahmet Ateş kardeşim şike sürecinin en büyük mağdurudur.
Bir telefon konuşmasında stadın adresini tarif ettiği için beş ay hapis yattı.
Sonunda adalet yerini buldu ve Ahmet Ateş kardeşim mahkemede aklandı. Ateş şimdilerde büyük bir sevinç yaşıyor. Çünkü minik Rüzgar dünyaya 'merhaba' dedi.
Ateş çiftini kutluyor, minik Rüzgar'a hoş geldin diyorum.
Hoş geldin bebek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.