Makas!

Kazanma iştahı olan bir takım böyle olmalı. Ayağa oynamalı, sürekli topun arkasında olmalı.
500. maçta böyle bir Milli Takım izledik. Eğer önde top tutabilen, sırtı dönük oynayan iki çift kramponunuz varsa çift ya da tek santrfor oynamak fark etmez ama bizim böyle iki oyuncumuz yok. Burak deplasman golcüsü, iç sahada, kalabalıklar arasında kayboluyor. O nedenle çift santrfor denemesi doğru değildi.
Zaten Avcı da ikinci yarıda bundan vazgeçti ve maçı çevirdi.
Böyle maçlarda tabelaya pek bakmam, sahaya bakarım. Ben Milli Takım'ı beğendim. Özellikle Burak, Caner ve Mehmet Topal çıkıp Selçuk, Alper ve Kerim gibi topu çok iyi kullanan üç oyuncu girince maçın şekli değişti.

Denemeler yapıyor
Arda inanılmaz gayretliydi, Mevlüt de öyle. Kerim'e ayrı bir paragraf açmak gerek. Fena bir şey bu çocuk. Ceza sahası içinde, beş kişi arasından tereyağından kıl çeker gibi top çıkarıyor. Gol de böyle geldi zaten. Onur ve Bekir gecenin diğer yıldızlarıydı.
Avcı denemeler yapıyor. En sonunda aradığını bulacaktır.
O gün, Barcelona gibi, belki santrforsuz oynayan ama sahanın her yerinde topa hükmeden oyuncularla destanlar yazmaya başlayacağız. Bu takımda o potansiyel var. Mevlüt, Arda, Kerim Alper, Selçuk (M.A.K.A.S) birlikte oynadıklarında farklı bir Milli Takım ortaya çıkacaktır.
Not: Gördüğünü çalan bir hakemle maç izlemek ayrı bir keyif.
Eyyam yok, kurallar var.