Yıldırım sözünü yemez
Türk futbolunun yaşadığı şike süreci bazı şeyleri daha net anlamamıza neden olsa da bazen de kafamızı daha çok karıştırdı.
Misal, Aziz Yıldırım'ın son açıklamaları kafamı allak bullak etti… Bu süreçte ne kadar eleştirirsem eleştireyim Aziz Yıldırım'ı sözünün eri bir başkan olarak tanıdığımızı söylemek zorundayım. Bugüne kadar doğruyanlış her ne dediyse sonrasında hiç lafını yemedi, söylediğinin arkasında durdu.
O nedenle şu "havuz" konusundaki açıklamadan sonra, büyük şaşkınlık içindeyim.
Hatırlarsanız Aziz başkan, divanda şunları söylemişti: "Buradan tüm Fenerbahçeliler'e ilan ederim ki, Fenerbahçe için şahsen tarafımdan desteklenen havuz sistemi, yine bizler tarafından en kısa zamanda sorgulanacak ve gereği tarafımızdan kararlılıkla yerine getirilecektir.
Bu oyun artık bitmelidir ve bitecektir."
Ve yine hatırlarsanız ertesi gün KAP'a gönderilen resmi açıklamada şöyle denilmişti: "Başkanımız Aziz Yıldırım'ın havuz sistemini tek taraflı olarak sona erdirme beyanı bulunmamaktadır!"
Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun; "Havuz sistemi bizler tarafından sorgulanacak, gereği yapılacak, bu oyun bitecektir" demek, ne demek?
Burada gerçekten tek taraflı bir irade beyanı yok mu?
Ya biz okuduğumuzu anlamıyoruz, ya da birileri ne yazdıklarının farkında değiller!
Başkasını bilmem ama Aziz Yıldırım'ı bilirim, söylediğinin arkasında durur, bir şekilde bu havuzdan çekilir.
Eğer bildiğimiz Aziz Yıldırım ise çekilmelidir de söz ağızdan çıktı bir kere.
FENERBAHÇE FARKI!
İş "Fedakarlığa" gelince kimse Fenerbahçeliler'in eline su dökemez, bunu bir kez daha gördük. Eğriye eğri, doğruya doğru diyeceksek, gerçek bu. Zor günde kulübüne büyük maddi destek veren, tribünleri dolduran sarı-lacivertli taraftarlar yıldızlı pekiyi aldı, Beşiktaş taraftarı ise FEDA tişörtü konusunda bile sınıfta kaldı.
NE MELO'YMUŞ?
Önemli futbolcu mu, önemli ama tüm ilkeleri bir yana bırakıp peşinden koşulacak kadar değil. G.Saray, Melo konusunda yanlış yapıyor. Bu kadar tavizle kalacak olan futbolcudan 'hayır' gelmez. Sonra verdiklerini geri almak imkansız hale gelir. Elini verirsin, kolun da gider. Benden söylemesi.
KİM BU ŞUURSUZLAR?
Aziz Yıldırım'ın divan konuşmasında şöyle bir iddia vardı: "Benim nasıl dik durduğumdan dem vuranlara, sıklıkla teessüf edilmektedir. Şimdi soruyorum, topluma delikanlılık ve adamlık dersleri vermeye kalkanlar; neden ben cezaevindeyken başka, dışarıdayken başka konuşmaktadırlar?" Şimdi ben sormak istiyorum: Bir insanın hapiste olmasını fısat bilip sallarken, dışarı çıkınca yalakalık yapan şuursuzlar, onursuzlar, kim ya da kimlerdir? İddia yetmez, ispat şart, açıkla başkan. Yoksa yargısız infaz yapan bizden ne farkınız kalır ki!
ŞU Q7 MESELESİ
On tane savaşan adamın arasında bir Q7 idare edilir mi, bana göre edilir.
O nedenle sözüm Samet hocama.
Koy bu adamı ön tarafa ve sınırsız özgürlük ver, uzlaşmanın bir yolunu bul sevgili hocam. Diyeceksin ki hem pahalı, hem sisteme uymuyor.
Hocam, yeni alacağın yabancı da bedava oynamayacak, üstelik ne vereceği de muamma. Bildik dost, bilmedik yabancıdan iyidir be hocam.
Gel inat etme!
SÜPER KUPA NE OLDU?
Geride kalan sezonun Süper Kupası hafta sonu sahibini bulacak.
Dolayısıyla tüm Türkiye Galatasaray-
Fenerbahçe derbisi için atv ve A Haber ekranlarına kilitlenecek. Bir yandan bu güzel heyecanı yaşarken diğer yandan "Geçen sezonun kupası ne oldu?" diye sormadan edemiyorum.
Diyeceksiniz ki kim oynayacak?
Ben anlamam, kim oynarsa oynasın ama bir kupa ya hep oynanır, ya hiç oynanmaz.
Öyle bir mola, bir kupa olmaz.
GÜLDÜRENE FORMA!
Bunu gerçekten merak ediyorum. Kim onu güldürecek bir fıkrayı bana gönderirse, ben de Fernandes imzalı formayı ona hediye edeceğim.
Adam gülmüyor. Neden diye sordum "Ben böyleyim" dedi. Hiç gülmez misin, diye ısrar ettim, "Fıkra anlatırsan gülerim" cevabı verdi. Rakı içen farenin "O kedi buraya gelecek!" şeklindeki hikayesi elimdeki tek silah. Ancak bu adamın sağı solu belli olmaz.
Tercümeyle espirisini kaybetmeyecek bir fıkra bilen bana yazsın. Onu güldüren yaşadı!
BİR DERDİM VAR!
Yönetim diyor ki, "Stadın en güzel yerinde fanlar değil, en iyi parayı veren maç izler. Ama bu şartlarda mümkün değil. Çünkü insanları tribünden kovanlar var!"
Kuşkusuz burada kastedilen Çarşı. 'Peki Çarşı ne der' diye sordum, bin ah işittim: "Tüm tribünlere damping kapalıda zamping yapıldı. En çok sevdiğimiz üç futbolcu Ernst, Egemen ve Q7 gönderildi.
Yıldızımızın barışmadığı bir teknik adam göreve getirildi. Yönetim ne yapmak istiyor?" Anlayacağınız ortalık karışık. Çarşı, yönetimin başına dert olacak gibi! Peki 'Çarşı dert mi' derseniz; evet derttir... "Bir derdim var bin dermana değişmem asla" türünden bir dert!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.