Gökten üç elma düştü
- Turgay Demir Yazıları
- 16 Aralık 2011, 00:56:20
***
Çok sevdik be abi
Liverpool taraftarının tüm dünyaya nam salan "Asla yalnız yürümeyeceksin" sloganı ne kadar yalın ve samimi ise dünyayı kendine hayran bırakan (Stoke maçında yine muhteşemdiler) Beşiktaş'ın kalbi Çarşı'nın "Çok sevdik ve abi"si de aynı derece samimi ve çarpıcı. Bence tribünler kavgada, gürültüde değil bu tür güzelliklerde yarışmalıdır. Tabii kopya çekmeden olmalıdır bu yarış!
***
UEFA şikeyle mi temizliyor!
YUKARIDA asılı başlık bana ait ama zihniyet maalesef UEFA'nın... Trabzon hakkında teşvike teşebbüs iddiası var ya; bazı takımlar UEFA'ya şikayette bulunmuş. Avrupa futbolunu yönetenlerin bulduğu yöntem ise gerçek bir şikeyle Trabzonspor'u Avrupa dışına itmek! İnter, CSKA'ya o nedenle yenilmiş! En azından İngiliz basınındaki iddialar bu yönde. Öyleyse utan UEFA.
***
Haksızlık mı, vefasızlık mı?
Takım iyi gittiği için şimdi "Carvalhal kalsın" diyenler çoğunlukta. Tayfur hocaya verilen vefa sözü de ortada. Carlos bugün gitse haksızlık olur, Tayfur hoca gelmese vefasızlık... O nedenle Başkan Demirören dahil kimse müdahale etmemeli bu sürece. İki futbol adamı, iki iyi insan karşı karşıya oturur, bir karar verir. Süreci en iyi onlar biliyor. Bırakılım karar versinler, onlar ne derlerse bizim kabulümüzdür.
***
Açık büfe acınacak halde
Bitlis TV'de eski dostum- Hıdır'ın çağrısı ile Akın kardeşimin programına katılmak için Yılmaz Şenol'la düştük yola. Hem ne düşme... Üç saat VIP salonunda açık büfede mahsur kaldık! Ben bir an önce uçak kalksın istiyorum, Yılmaz, "Boşver Turgay, iyiyiz böyle" havalarında. Bu arada sol elinde portakal suyu, sağ elinde tulumba tatlısı, ağzında iki tavuk butu. Sonunda THY baktı olacak gibi değil kaldırdı uçağı, kurtardı
açık büfeyi.
***
Beş minare hikayesi
Önce Muş, sonra Bitlis. Harika insanlar tanıdık. Zülküf Peygamber, Feyzullahi El Ensari Hazretleri ve Şeyh Garip türbelerini ziyaret ettik. Afşor çorbası içip, büryaninin tadına vardık. İlginç şeyler de öğrendik. Bitlis'te yan yana beş minare yok. Rus işgalinde şehir harap olmuş. Tepeden şehre bakan baba oğluna," Bitlis ne halde?" diye sormuş. Oğul, "Beş minareden başka bir şey kalmamış" deyince baba, "Beri gel oğlan" diyerek çağırmış evladını. İşte hikaye böyle...
***
Üç mahalle, üç büyük!
Bitlis'in Kömülü mahallesi Yıldırımspor adında bir takım etrafında toplanmış, renkler siyah-beyaz, mahalle külliyen Beşiktaşlı. Zeydan mahallesinin Özgüzelderespor'u sarı-lacivert renkleri almış, tüm mahalle F.Bahçeli. 8 Ağustos mahallesinin takımı 8 Ağustos ise sarıkırmızı renklere sahip, mahalle Galatasaraylı. İstanbul'un devleri Bitlis'te böyle şekillenmiş kısaca. Özetle beş minare ve üç büyükler kaplamışlar Bitlis'teki yürekleri. İyi de olmuş.
***
Pulis gerçekten utandı!
Hazırlıklıydım... Pulis yaptığı açıklamanın kalbimizi kırdığını öğrenmeliydi. O nedenle "Otobüse binince denize bakarsanız Avrupa Kıtası'nın güney sınırını görürsünüz!" dediğimde her şeyi anlayıp derhal özür dilemese Çanakkale'ye kadar götürecektim meseleyi. "Futbol dersi aldınız, ben de coğrafya dersi verdim. Bunlar ücretsizdi! Bir ara vakitlice gelirseniz sizi Çanakkale'ye götürürüm, orada da tarih dersi veririz. Ama tarih dersi asla ücretsiz olmaz! Bedeli ne kadar derseniz, Churchill'in anılarına bakın!" diyecektim. Ancak o daha ilk cümlede utandığını belli etti, samimi bir özür diledi. Uzatmak bize yakışmazdı, uzatmadım...