Yalan mı söyleseydi?
- Turgay Demir Yazıları
- 30 Kasım 2011, 00:27:14, Güncelleme: 30 Kasım 2011, 00:28:45
Çünkü medyaya sızan etik kurulu raporunda da bu bilgiler vardı. Yani UEFA'ya verilen bilgiler uydurma değil özetle.
Elinde böylesine bilgiler varken bir TFF yetkilisinin, istemesi halinde UEFA ile bu bilgileri paylaşması kadar doğal bir şey olamaz.
Allah aşkına güldürmeyin insanı.
Yahu bu geçen sezon hepimizin gözü önünde oynanmadı mı? Bazılarımız (başta ben), bazı maçlardan rahatsız olmadık mı? Ve en önemlisi sonraki gelişmeler bu rahatsızlığımızı doğrulamadı mı? Şimdi neyin eyyamını yapıyoruz?
UEFA bizi çağırsa ne diyeceğiz; bizim ligimiz tertemiz mi?
Hadi ordan!
Bilmeden konuşan kadar bildiği halde susanlar da suçlu ve sorumludur.
O nedenle Avrupa futbolunun patronu bu kadar önemli bir konuda bilgi isterse, vermeye yetkisi olanlar o bilgiyi verebilir. Bunda hiçbir sakınca yoktur.
Avrupa futbolunun bizim gibi eyyam mantığıyla yönetilmediği aşikârdır.
Dolayısıyla kendi korkularımıza UEFA'nın ya da cesur insanların da ortak olmalarını bekleyemeyiz.
Biz Arıboğan ya da işini yapan başka insanlara kızacağımız yerde, saha içindeki sonuçları saha dışında belirlemeye çalışanlara kızalım.
Tersi hayatın akışına ve de vicdana uymaz.
TÜRK FUTBOLU İÇİN
Beşiktaş yarın Tel Aviv'de gruptan çıkma yolunda çok önemli bir maç oynayacak. Ligde oynanan her maçın telafisi mümkün ama Avrupa arenası öyle değil. Dolayısıyla siyah-beyazlı futbolcular bildikleri ne varsa bu maçlarda ortaya koymak zorundalar. Gruptan çıkmış bir Beşiktaş'a kendi camiasının da Türk futbolunun da çok ihtiyacı var. Bunu hiçbir zaman akıllarından çıkarmasınlar.
TRABZON KORKUSU MU?
Beşiktaş gibi Trabzonspor'un Avrupa'da yoluna devam edebilmesi de ülkemiz çok önemli. Trabzonspor'un işini kolaylaştırması gereken TFF'nin şu ana kadar kılını kıpırdatmaması ilginç. Ne Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin gününü değiştirdiler ne de Trabzon'un Sivas maçını ertelediler. Trabzonspor bu gruptan çıkacak diye birilerinin fenal halde ödü patlıyor galiba!
HOTELE İZİN VER STADA YOK
Dolmabahçe'nin dibine hotel yapılıyor, 30 metre harfiyatla dibe iniliyor. Saray çatlıyor. Ve tüm bunlar İnönü'nün yenilenmesine karşı çıkan sayın kültür bakanımız döneminde oluyor.
Bazı şeyleri anlamakta zorlanıyorum.
Hotel mi daha önemlidir, yoksa yüzbinlerce insana, on yılarca hizmet verecek olan bir stat mı? Dünyanın en iyi 10 stadından biri kabul edilen İnönü'ye izin vermeyip elin hoteline izin verenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.
AVCILARLI KARTALLAR
Beşiktaş taraftarı her konuda çok aktif. 3-5 Kartal bir araya geldiği anda derhal bir dernek çatısı altında örgütlenip kendi çevrelerindeki tüm sivil toplum kuruluşlarıyla da temasa geçebiliyorlar.
Selçuk Aydoğan kardeşimin başkanlığındaki Avcılarlı Kartallar bunun en iyi örneği.
Geçen perşembe öğretmen üyeleri için "Öğretmenler günü" kutlaması yaptılar. Bölgenin önemli siyasi isimleri de oradaydı. Hep diyorum, Beşiktaş taraftarı, kendi yönetiminden çok daha aktif çoook.
LUGANO'NUN AKRABALARI
Dikkat ederseniz seyircileri tahrik eden ya da rakiplerine agresif davranan futbolcular hep aynı isimler. Emre, Bilica, Volkan, Melo, Eboue, Kazım, Engin Baytar vs... Belki unuttuğum başkaları da vardır. Bu oyuncuların hiçbiri centilmen değil. Onların tahrikleriyle yaşanan her olayda tribünlerden önce bunların ne yaptığına bakmak çok önemlidir. Tabii niyetimiz eyyam yapmak değilse.
ADALI DÖNER Mİ?
Bu sorunun cevabını şimdilik kendi dahi bilmiyor. İnşallah tez zamanda çıkarsa doğal olarak önce bir kafa dinleyecektir.
Sonra da kendisini yalnız bıraktığını düşündüğü birileriyle yüzleşmesi gerekecek.
O yüzleşmede olacak her ne olursa? Orada ikna olur ve hatanın samimiyetine inanırsa döner, aksi halde asla dönmez.
Çünkü çok kırgın. Diğer işlerden haberi olmayıp sadece "star oyuncu transferlerinden haberi olanlara" çok kızgın.
YANLIŞ EMSAL, EMSAL OLUR!
Temsilciler koca stadı tahrik eden Engin ve Eboue'yi görmediler; gördükleri Melo'ya ise PFDK sadece 1 maç ceza verebildi! Adam tribünleri aşağı indirecekti ama kimse tınlamadı?
Oysa Beşiktaş benzer bir durumda göz bebeği Pascal'ın gözünün yaşına bakmamıştı. Bu ülkede fair-play kuralları ve ağır cezalar bir tek Beşiktaşlı oyuncular için mi geçerli acaba?
Kimse kusura bakmasın, PFDK bitmiş. Bu emsal karar başlarına çok iş açar. Tıpkı direkt kırmızı gören Alex'e bir maç ceza vererek yaptıkları gibi yine büyük bir hataya imza attılar.
Bir başka yanlış emsalleri ise Beşiktaş'ın sahasını kapatmak oldu. Ligin kızıştığı haftalarda bunların hepsi önlerine gelecektir.
Bakalım o zaman ne yapacaklar?