Beşiktaş başkanına...
Sayın Başkan, lütfen yılan hikayesine dönen, 7'den 77'ye tüm futbolseverlerin saygı duyduğu Şenol hocayla şu sözleşme işini 4 aydır yazdığım gibi artık bitir! Bu çok mu zor? Hani zaman zaman Şenol Güneş'e "Ağabey " diyorsun ya, oturun baş başa bir takım rahatsızlıklar varsa da konuşup bunları ortadan kaldırın. Çünkü tüm Beşiktaşlılar bunu canı gönülden istiyor.
Bir polemiktir devam ediyor, bu yazıları yazanlara hakaret ediyorsunuz. Bu doğru bir şey mi? Açıkça varsa Beşiktaş düşmanlarına fırsat veriyorsunuz.
Tamer Tuna'yı çok seviyorum. Tamer kardeşimin teknik direktörlüğüne destek vermişimdir. Tabii gidebilir ama yöntemde yine yanlış var. Başkan kendin söylüyorsun, "Tamer'i ben aldım" diye...
Çağdaş yönetilen bir kulüpte yardımcı hocayı teknik direktör kendi mi seçer, yoksa yöneticiler mi? Bana hikaye anlatma!
Sportif başarı için tebrik ederim. Yetkili olduğum bütün kulüplerde kurumsallaşma uğruna uğraş verdim. Şenol Güneş üstüne basa basa altyapı tesislerinden yakınıyor.
Benim sakallarım beyazladı, Beşiktaş altyapısı hâlâ köhne tesiste, plastik sahada var olmaya çalışıyor. Sonra siz gidip Beşiktaş'a hiç faydası olmayacak kulübü 10 milyon TL'ye satın alıyorsunuz.
Başkan, seninle ilk seçildiğin kongre sonrası 3 saat konuşup reçeteyi verdim.
O günden sonra ne senden ne de Ahmet Nur Çebi'den geri dönüş olmadı.
Mübarek Ramazan ayında dargınlık, kırgınlık olmaz. Altyapı ve futbolcu üretim reçetesi benim sağ cebimde. Eğer arzu edersen telefonumu biliyorsun.
Tekrar ikinci şampiyonluğumuzu kutlar, başarılar dilerim.
TFF Çiftliği
Geçtiğimiz yıl Milli Takım'ınmızın Avrupa Şampiyonası gündemden düştü. Orada yaşanan prim rezaleti, benim aklımdan bir türlü çıkmıyor. Türk futbolunda savurganlığın önlemez nedeni Yıldırım Demirören icraatlarıdır.
Ben hatırlatayım; 150 bin TL olarak belirlenen şampiyonaya gidiş primi, soyunma odasında 500 bin euro'ya çıkarılmıştı.
İşte futbolun en başındaki zihniyet böyle olursa, kulüplerimizin de mali durumu böyle berbat olur.
Ben bu yaşanan rezilliği sadece hatırlatmak istedim. Çok değerli işadamlarından oluşan Türkiye Futbol Federasyonu'nda yaşananlara, Türkiye Futbol Adamları Derneği Başkanı olarak çok ama çok üzülüyorum. TFF maalesef Yıldırım Demirören ve Cengiz Zülfikaroğlu'nun çiftliği hale geldi. Yazıktır, günahtır. Ama bilhassa futbolda denetleme mekanizması hiç işlemiyor.
?Ajax modeli
Amerika'yı keşfetmeye gerek yok. En önemlisi kendimizi kandırmadan gerçekleri görmeliyiz. Ajax, UEFA Finali'nde M.United'a kupayı kaptırırken, 22 yaş ortalamasıyla gönüllerde taht kurdu. Hollanda ekibi pırıl pırıl parlarken, bu gençleri astronomik fiyatlara pazarlayacak.
Maalesef yetenekli gençlerimizin önünü açamazken, taraftarımız statlardan elini, ayağını çoktan çekti. Almanya'da tribünler full çekerken, önceki hafta B.Münih ile B.Dortmund arasında oynanan 19 yaş altı futbol maçını 33 bin 450 kişi izledi. Bizde bırakın altyapıyı Süper Lig'de bile taraftar yok denecek kadar az.
Türk futbolunun ayağa kalkması için devletimiz önderliğinde eğitim baş tacı yapılarak gençlerimizin önünü açmalıyız.
Futbol eğitimini 5 yaşına kadar düşürmeliyiz.
Dürüst, eğitimli, yetenekli futbolcular yetiştirmeliyiz. Dünyada en genç nüfuslardan birine sahibiz ama bunun nimetlerinden yararlanamıyoruz.
Sadece Altınordu bu vizyonda ilerliyor.
Futbolumuzu çoğu ne olduğu belli olmayan menajerlere emanet etmişiz. Türkiye'nin gençlerine çok güveniyorum.
Doğru projelerle ülke futbolumuz ayağa kalkabilir. Yeter ki doğru atılımlar yapılsın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.