İki final

Musiala'nın az farkla auta giden şutları ve Muslera'nın kurtarışlarıyla "ilk yarı bitiyor" derken son birkaç dakikada art arda yarattığımız tehlikelerle neredeyse soyunma odasına önde giriyorduk.

Yine hazır ve ne yaptığını bilen bir Galatasaray vardı sahada…

Sacha Boey, Sanchez ve tüm stadyumu sıklıkla susturan seyircimiz ışıl ışıl parıldayan Muslera'ya eşlik ediyordu.

Musiala sakatlanıp çıkınca bir nebze olsun rahatlamıştık. 53'te Kane'in direkten dönem topu takımımızı tekrar ayağa kaldırdı ve rakip alanda çoğalmaya başladık.

Davies'e ikinci sarı kartı vermeyen Portekizli hakem bizi üzmüşken Lucas Torreira'nın VAR'dan dönen golü geldi.

Antrenmansız ve iğneli İcardi 3-5 santim geride olsa sevincimiz kursağımızda kalmayacaktı. Maçın bitimine 15 dakika kala bir anda iki takım da daha kontrollü oynamaya başladı. İcardi, Kerem ve Zaha beklentimin altında kaldı.

Ziyech çıkana kadar düşük tempo ve enerjisine karşın iyi işler de yaptı.

Beklentimin en çok üzerine çıkan isim Angelino idi.

Galatasaray iki Bayern maçında da performansıyla takdiri hak etti. Bu kez hayallerimizi yıkan bir duran top golüydü. İlk maçta onlar gibi 90 dakika ayakta kalamamanın, bu kezse "büyük takım duran topla fark yaratır" kuralının kurbanı olduk. Bu gruptaki kaderimizi belirleyecek esas iki maç şimdi oynayacaklarımız (içeride United, deplasmanda Kopenhag) olacak.

İki maçta 6 puan zor ama neden olmasın? Final gibi oynanacak iki maç bizi bekliyor.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.