Ciddiyet ve saygı
Galatasaray'ın zorlu sezonlardaki en önemli motivasyonu olan sözcük, Ali Sami Yen Kapalı tribününün unutulmaz bir pankartıyla doğdu;
"KONSANTRASYON!" Dünkü maçta bunun yanında iki taneye daha ihtiyaç vardı; "Rakibe saygı" ve "Ciddiyet"...
Sadece ilk yarının sonunda Kerem - İcardi ikilisinin denediği(!) penaltı nedeniyle böyle konuşmuyorum.
Aynı ikili, takip eden pozisyonda skoru 1-0'a getirmese bugün neler konuşulacaktı kim bilir? Maçın genelinde, Tete, Torreira, Kaan ve Boey gibi birkaç futbolcusu dışında rakibi küçümseyen, oyun disiplini ve izandan uzak bir takım(!) izledik.
İstanbulspor, pek çoğumuza göre ligin en zayıf takımı. Bu da yetmezmiş gibi kısıtlı imkanlarıyla iyi iş çıkarmış hocasıyla yollarını ayırmış bir kulüp.
H H H
Cimbom'un, topla oynamada ezici üstünlük kurduğu rakibine verdiği çok ciddi pozisyonlardan biri gol olsa bir çuval incir berbat olacaktı.
Bu koşulda buna sebebiyet vermiş olacak Kerem ve İcardi'nin, üç puanı getirmiş olmaları pek çok şeyi halı altına süpürecek kuşkusuz. Peki ya o gol olmasaydı? Dün akşamki maçtan çıkartılacak çok ders var. "Doğru yolda" dediğim Galatasaray için erken umutlanmışım. Bu hafif çıkışlı, bol inişli grafik üç-dört hafta daha sürerse ağır bedeller ödenebilir.
Okan Hoca ve Galatasaray daha çok çalışmalı. Mevcut zihniyet ve performansla İstanbul'da, zayıf bir takımı yenerken bile soğuk terler döken bir oyuncu grubunun teknik heyeti takkeyi önüne koymalı. Keşke biri maçtan önce G.Saray'a "beyaz forma giymeyin" deseymiş. Forma maç bittiğinde İrlanda milli takım forması gibiydi. İcardi'nin havalı saçlarından sonra İstanbul'un çeşitli semtlerinde platin saçlı dayılar, çocuklar görmeye alışmıştık.
Torreira'nın yeşil saçları da sokaklarda moda olursa bunun bedelini kim ödeyecek?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.