Hüzün ve umut
Kağıt üstünde daha iyi, daha pahalı ve daha ünlü isimlerden kurulu bir oyuncu grubu "takım" olmayı başaramayınca işte böyle soğuk terler dökülüyor. Oysa maça baskılı başlayan Galatasaray çoğu Kerem Aktürkoğlu'yla olmak üzere pek çok pozisyon yakalamıştı.
Bu pozisyonları cömertçe harcayınca dakikaların ilerlemesiyle daha maliyetsiz, daha ünsüz ve daha kötü oyunculara sahip olan ancak takım olmayı başaran taraf oyunun üstünlüğünü ele geçirdi. Ligimizin en büyük kahramanlarından İcardi, fizik olarak eksik kalınca maharetlerini sergileyemedi. İlk yarıda amatörce yenen golün ardından ikinci yarıdaki daha da komik hatalarla yenen gol de eklenince maçı TV'den ve tribünden izleyen tüm Galatasaraylılar saatte 200 km hızla duvara çarpmışçasına gerçeklerle yüzleşti. Kağıt üstünde kazanılması en mümkün görünen maçı kaybetmek başta Okan Hoca için olmak üzere çok büyük sıkıntı yaratacaktı.
***
Yeni transferlerden en hazır olanı Kerem Demirbay'dı; gerisini siz düşünün. Rakip 73'te on kişi kalıp yapılan değişiklikler meyvesini verince maçın en iyilerinden Boey'in iki dakika sonra da Tete'nin golleri müthiş bir heyecan yarattı. Kabustan uyanmıştık ama artık çok az zaman kalmıştı.
Maçın normal süresinin bitimine iki dakika değil de on dakika kalmış olsaydı (bence) galibiyet de gelecekti. Sarı kırmızılılar kazanamasa da yenilmeyerek önemli bir iş yaptı.
Keza; dün akşam oynadığımız ve bizden kilometrelerce fazla koşan Danimarkalıları deplasmanda yenmenin daha kolay olacağını düşünüyorum. Ya da şöyle söyleyeyim; umut ediyorum. Sevinçli bitmesi beklenirken, hüzünlü sona erebilecek bir geceyi böyle bitirdiğimiz için karmaşık duygular içindeyim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.